Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ'NDE YÖNETİŞİM UYGULANIYOR MU?

YÖNETİŞEMEDİK... Kent konseyi kurulduğundan bu yana ikinci kez toplandı. 2011 yılında yapılan çalışmalar anlatıldıktan sonra 2012 yılı taslak programı okundu. Sonra çay molası verildi ve moladan sonra katılan konukların yarıdan fazlası salona geri dönmedi. Böylece tartışma bölümü çok az katılımla gerçekleşti. Oturumu yöneten divana gündem üzerinde değişiklik yapmalarını, 2012 taslağından önce 2011 yılı çalışmalarının değerlendirilmesi için konuşmacılara söz hakkı verilmesini önermiştim. Divan başkanı bu öneriyi kent konseyi delegelerinin beş de birinin imzası olmadan teklif ettiğim için onaya bile sunma gereği duymadı. Oysa, program onayları bile havaya kalkan eller sayılmadan yapıldı. Ben bu davranışta en küçük bir iyi niyet bulamadım. Belli ki söz hakkı verdiklerinde, boş salona konuşmamız işlerine geliyordu. Daha salona girer girmez “pozitif ol” mesajları ile “cici kız” olmaya teşvik edildikten sonra, başkan tarafından da yaptığım eleştirilerle, kent konseyine karşı duran bir muhali

HAYVAN DOSTLARI BARINAĞIN KONTROLÜ İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYORLAR.

HAYVAN DOSTLARI, BARINAKTA KALAN KÖPEKLERİN, ÖZELLİKLE YAVRULARIN TEKRAR ENFEKSİYON KAPMAMASI İÇİN HEMEN HERGÜN BARINAĞA TAŞINIYORLAR. Barınakta sadece kontrol yapmakla yetinmeyip, yavrulara süt tozu, büyüklere mama dağıtımını üstleniyorlar. Hatta içi yeterince temizlenmemiş kulübelerin içini temizleyip, dezenfekte ediyorlar.

ÖRDEKLER VE GÜZ

CUMAYANI BİTKİ ÖRTÜSÜYLE, ASIRLIK ÇINARLARIYLA, DERESİ İLE, DEREDE YÜZEN ÖRDEKLERİ İLE BİR BÜTÜN. TEK DİLEĞİMİZ, BU GÜZELLİKLERİN YOK OLMAMASI.

CUMAYANI SONBAHARDA BAŞKA GÜZEL...

ASIRLIK ÇINARLAR YAPRAKLARINI DÖKERKEN, DOĞANIN BÜTÜN RENKLERİ ADETA AYAKLARINIZIN ALTINA SERİLİYOR. Güneşli bir sonbahar gününü görünce, iki kafadar düştük yola. Böylece, yalnız araba ile gidileceğini sandığımız Cumayanı'nın Akçakoca merkeze 40 dakikalık yürüyüş mesafesinde olduğunu öğrendik. Yol boyunca, koyu yeşile, kızıla dönüşmüş fındık bahçelerinin yanından yürüdük. Bol, bol oksijen aldık. Yolun sonunda da Doğa Restoranda sıcacık çayımızı içtik, ördekleri izledik ve keyifle geldiğimiz yoldan yürüyerek geri döndük. Hafta sonları Akçakoca'da sıkılanlara değişik bir alternatif. Akçakoca her mevsim bir başka güzel oluyor.

ISSIZ BİR DÜNYADA MI YAŞAMAK İSTİYORUZ?

ISSIZ BİR DÜNYA ; Bir sabah uyandığınızda, kendinizi ıssız, çorak bir arazide bulsanız; ne bir ağaç gölgesi görseniz, ne dalların rüzgarla söyleşisini duysanız… Çocukluğunuzda hatırladığınız tüm imgelerin yavaş yavaş yok olduğunu fark etseniz… Hatta kedinin miyavlamasını, köpeğin havlamasını çoktan unutmuş olsanız… Öyle bir dünya ki; İnsan-insana, taş bloklar arasında, yavan hayatın içinden birbirinize bakıyorsunuz… Onlar artık mağara devri çizgi filmindeki Dino adlı dinazor kadar size yabancılar. Peki, sizce insansoyu bu açgözlülüğüyle tüm türleri yok ederek yaşamını ne kadar daha uzatabilir? EY İNSANSOYU, TÜM GÜNAHLARINIZI TAŞIMAKTAN YORULDUM. ARTIK DURUN! NE OLUR… ARTIK DURUN… Ne zaman sokağa çıksam insan suçları çıkıyor karşıma… İnsan eliyle sırtından kesilmiş bir köpek, boynu yara bere içinde bir yavru, arabanın çarpıp, yaralı halde bıraktığı bir başka can… Ve sahipleri tarafından evcilleştirildikten sonra terk edilen mahsun canlar… Nasıl korku ve panik içinde alışık olmadıkları

HOŞGELDİN ÇINAR, HOŞGELDİN…

HOŞGELDİN, Genç Çınar, hoş geldin… Bugün altı kardeşinle birlikte yaşama adım attığın Çuhalı Plajının üstünde, kötü, bedbaht bir insan eli ile yaralanmadan, beş asır, hatta çok daha fazla ömrün olsun… Sen doğmadan çok kısa zaman önce yüz yılını devirmiş atalarını bir bıçak darbesi ile devirenlerin sana hayat vermesi içimizi yeniden umutla doldurdu. Sen yaş alıp, güzelleştikçe, dallarında yuva yapan kuşların, gölgende dinlenen insanların olacak. Onlar ömrünü tamamlayıp, göçerken sen onların gölgesini, ruhunu gelecek nesillere taşıyacaksın. Şimdi senin yüzyılın başlıyor. Ve ben, insansoyunun bir danesi olarak; insansoyunun kötülüğünü, cahilliğini görmeyeceğin bir yaşam diliyorum sana. Genç yapraklarınla “Nasıl bir kötülük olabilir, insansoyunda?” diye kulaklarıma fısıldadığında, o soyun bir parçası olarak;İnsansoyunun iktidar, mal-mülk vb. değerler için birbirini nasıl boğazladığını, beton yaşam alanları için binlerce ağacı nasıl kestiğini,Allah’a inandığını söyledikten beş dakika sonra,

BERKER KARDEŞLER " NE OLUR AĞAÇLARI KESMEYİN!"

ASLIGÜL VE GÜLCE KESİLEN ÇINARIN RESMİNİ YAPTILAR. Yaz aylarında geldikleri evlerinin balkonundan seyrettikleri çınar ağacını Perşembe sabahı göremeyince o kadar çok üzüldüler ki, Onun anısına Çınar ağacının resmini yaptılar. GÜLCE: "ELEKTRİK DİREĞİ İLE AĞAÇ YANYANA DURABİLİRDİ" ASLIGÜL :" AĞAÇLARIN YERİNE GELEN ELEKTRİK DİREĞİ OLMASIN" Düşüncelerini resimle anlattılar. Pencereden baktıklarında gördükleri çınar ağacı artık orada değil.

POYRAZ ESİNTİSİ

Yaz sakinliğiyle hayatı yavaşlatıp, Karadeniz’e özgü hırçınlığımızı tam beklemeye aldı derken; yazın tam ortasında bir deli poyraz geldi… Poyraz, Karadeniz’in üzerinden denizin suyunu havalandırarak, ağaç dallarını bir sağa, bir sola sallayarak sıcaktan ve rutubetten bunalmış canımızı ayağa kaldırdı. Taşra’da ağır bir kağnı arabası gibi ilerleyen zamanın ömürle alakası olmadığını hatırlamak için poyrazın sesini duymaya ihtiyacım vardı… Dünyanın uğraştığı bir çok soruna Akçakoca’dan bakınca; insan olarak duyarlılığımızı yitirmesek de, küçük taşra muhabbetine kapılıp, bir süre sonra da unutmaya başlıyoruz. Çünkü, taşrada yaşamak; büyük şehirlerin kaosundan bıkanlar için bir sığınma yeri, içinde yaşayanlar içinse merkezden uzak olmak anlamına geliyor. İletişim çağı, sizin taşrada her şeyden bi-haber yaşamanıza izin vermese de, o “her şey” denilen şey gözden uzak, gönüllerden ıraktır. Üzülürken de, sevinirken de yüreğinizde bir şey eksik kalır. İşte tam da böylesine taşralı olmayı s

CUMA YANI ÇINARLARI

AKÇAKOCA'NIN 500 ASIRLIK ÇINARLARI GEÇMİŞTEN BUGÜNE TAŞINAN EN GÜZEL ARMAĞANI. ÇUHALLI ÇINARLARINI YAŞATABİLSEYDİK, ONLAR DA BÖYLE OLACAKLARDI...

ÇUHALLI ÇARŞISINDA KESİLEN ÇINARLAR

Yol yapacağız diye belediye görevlileri tarafından kesilen çınarların acısı hala yüreğimizi yakıyor. DUZCEYEREL HABERDEKİ YAZIM  http://www.duzceyerelhaber.com/Nermin-ALPAY/1850-BENi-DE-KES-BASKAN-BENi-DE-KES  BENİ DE KES BAŞKAN, BENİ DE KES Belediye Başkanı Fikret Albayrak tam bir hayal kırıklığı oldu çoğumuz için. Belediye binası yapılırken Sayın Nazmi Çiloğlu apar topar ağaçların kesilmesine göz yummuştu. Ve o Akçakoca için ne kadar çok iş yaparsa yapsın benim gözümde sadece ağaç yok eden biri olarak kaldı. Zamanında O ağaçların kesilmesine karşı çıkanların iktidara geldiklerinde aynı yönteme başvurmalarını ise bir seçmen ve vatandaş olarak asla affetmeyeceğim.Önce Tezel Kamping’in önündeki ağaçları kestiler, sanki kendileri ekmişler gibi… Sonra da Çuhalı Çarşısında daha ben doğmadan çok önce dikilen ağaçları kestiler. Kesilirken haberim olmadığı ve kendimi ağaca zincirleyip ağaçlarla birlikte kurban olamadığım için kederler ve suçluluk duygusu içindeyim şimdi.

1-2-3 TEMMUZ KÜLTÜR SANAT ŞENLİĞİ YAPILDI.

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ OLANAKSIZLIKLAR İÇERSİNDE BİR ŞENLİK DÜZENLEDİ. Önemli bir fırsat günlük politikalara heba edildi. 43 Köyden sadece 4-5 köyden az sayıda kişi katıldı.Köy muhtarları ortada yoktu. Bütçe olmadığı için edebiyatçılarla yapılacak söyleşiler iptal edildi. Gelen köylüler köy pazarında yalnız kaldılar. Ağaç heykel sempozyumu tek başarılı olan kısımdı. Kültürevinde Bolu Güzel Sanatlar Okulunun resimleri sergilendi. Karikatürist Cihan Demirci yine bizimleydi. Karikatürün tarihi hakkında güzel bir sunum yaptı.

ÇAYAĞZI KÖYÜ'NÜN ÖNCÜ KADINLARI

ÇAYAĞZI KÖYÜNÜN ÖNCÜ KADINLARI; “ ŞENLİĞE KATILARAK KÖYÜMÜZDEKİ DİĞER KADINLARA ÖRNEK OLMAK İSTEDİK." Köylerindeki kadınların çok marifetli olmalarına rağmen, becerilerini sergilemeye cesaret edemediklerini ve çekindiklerini ifade eden genç girişimci Hatice Acar; “Biz köyümüzde bir ilki gerçekleştirmek istedik ve yaptık. Bu şenliğe katıldığımız için çok mutluyuz.” Dedi ve “Keşke stantlar yaz boyunca burada kalsa” diye beklentisini ifade etti. Stantlarla ilgili tek sorunun denize daha yakın alana kurulmamış olması olduğunu söyleyen Hatice Acar; “ Eğer platforma veya deniz kıyısına daha yakın mesafede kurulmuş olsaydı, daha çok insan stantlarımızı gezebilirdi.” Dediler.

AKÇAKOCA HAYVAN DOSTLARI DA STANT AÇTI…

Akçakoca Kültür Sanat Festivalinde bir stant da hayvan dostlarına verildi. Hayvan dostları, gün boyunca bir taraftan yaptıkları pasta ve börekleri satarak, sokak hayvanları için gelir elde etmeye çalışırken, diğer taraftan yaz aylarında kapı önlerine“BİR KAP SU” bırakmanın ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştılar.

AKÇAKOCA KÜLTÜR VE SANAT ŞENLİĞİ HAK ETTİĞİ İLGİYİ GÖREMEDİ

ÇUHALLI CUMA PAZARI KÖYLERİN TANITIMINA AYRILDI. KINIK, ÇAYAĞZI, DADALI, TEPEKÖY, AKKAYA, KIZILAY, AKÇAKOCA HAYVAN DOSTLARI, GAYEDER ORADAYDI, SİZ NEREDEYDİNİZ? Bu yıl ilk kez düzenlenen Akçakoca Kültür ve sanat şenliğinin ana konsepti; Akçakoca’nın köylerini ilçe halkına, gelen turistlere tanıtmak ve farklı kültürlere sahip köylerin birbirine yakınlaşmasını sağlamaktı. Bu amacı gerçekleştirmek için köy ve mahalle muhtarlarıyla toplantılar yapıldı, köylülerle görüşüldü. Akçakoca Kent Konseyi Kültür ve Sanat Komisyonu çalışanlarının iyi niyetli çabaları maddi destek sağlamaya yetmeyince, köy fuar alanını Salih Şengün isimli vatandaş yanına üç yardımcı alarak, inşaattan topladığı kalaslarla üç günde hazırladı. Ama; Konsepte göre, hep birlikte araçlarla fuar alanına-ÇUHALLI CUMA PAZARI’na gelmesi beklenen köylüler ortalıkta görünmediler. Oraya gelen, yukarıda adı geçen köylerin öncü kadınlarıydı. Yufka açtılar, mantı yaptılar, elleriyle hazırladıkları makarnaları, reçelleri, turşuları ser

HAVA KAPALI OLMASINA RAĞMEN İNSANLAR EĞLENDİLER.

TAHİRLİ KÖYÜ AKÇAKOCA'DAN GELEN MİSAFİRLERİ AĞIRLADI. Düzce'ye 45, Akçakoca'ya 6 km. uzaklıkta olan Tahirli Köyünün rakımı 65.dir. Edilli, Aktaş, Kalkın ve Arabacı köyleri komşu köyleridir. 67 hane bulunan köyün nüfusu 200'dür. 29 Mayıs günü, yaklaşık 300 kişi köylü kadınların hazırladığı, lezzetli mısır ekmeği, baklava, mancarlı pide ve tavuklu pilav-ayran ile karınlarını doyurdular, tulum ve kemençe eşliğinde horon teptiler.

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ İLE İLGİ TARTIŞMALAR HALA TAZELİĞİNİ KORUYOR.

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ;KURULUŞUNDAN KADIN MECLİSİ SEÇİMLERİNE KADAR UZANAN HATALAR DİZİNİ İLE YOLA DEVAM EDEBİLECEK Mİ? Kent Konseyleri İçişleri Bakanlığının 08/10/2006 tarihli,26313 sayılı resmi gazetesinde yayınlanan kararına göre; “belediye teşkilatı olan yerlerde, mahalli idareler ve genel seçim sonuçlarını izleyen 3 ay içinde kurulması zorunlu olan” kurumlar arasında yer almaktadır. Belediye Başkanımız Fikret Albayrak, Kent konseyi çalışmalarını başlatarak önemli bir adım atmıştır. Çalışan insanın tabii ki eksiklikleri, hataları olacağını kabul ediyor, verilen emekleri önemsiyoruz. Fakat, seçimlerde önemli hatalar yapılmıştır; Akçakoca’nın daha iyisine layık olduğunu düşünüyorsak, “herkesin elini taşın altına koymasını” istiyorsak alınganlık göstermeden, birbirimize küsmeden eksiklerimizi düzeltmek için çaba göstermeliyiz; Akçakoca Kent Konseyi kuruluşunun, tüm iyi niyetli çabalara rağmen eksik başlamasının en önemli nedenlerinden biri, Akçakoca’da sivil toplum örgütlerinin varlık

MAYIS AYINDA AKÇAKOCA

Akçakoca Merkez

FİKİR SAHİBİ OLMAK, BİLGİ SAHİBİ OLMAYA YETMEZ.

ÖĞRENMEK; BİR ÖMÜR BOYU Bir insanın hayatı yaşlandığında değil, “unumu eledim, eleğimi astım” dediğinde bitiyor. Bu yüzden, nefes aldığımız sürece yeni şeyler öğrenmek için çabalamalıyız. Öğrenmenin ise çeşitli yolları var; okumak, gezmek, farklı şeyler söyleyenleri dinlemek ve hayatınızda hiç yapmadığınız zanaat ve sanatları yapmayı denemek. Bir de “ben her şeyi biliyorum” kompleksinden kurtulmak gerekiyor. Her şeyi bildiğimizi düşündüğümüz anda öğrenmeye karşı algılarımızı da kapatmışız demektir. Çünkü öğrenmek; bilmediğini fark etmekle başlar. Her şey hakkında bilgi sahibi olduğumuzu iddia etmek, aslında ne kadar cahil olduğumuzun göstergesidir. Fikir sahibi olmakla bilgi sahibi olmak aynı şey değildir. Herhangi bir konuda fikri olan söyler, bilgisi olan ise O konuyla ilgili yapılması gereken şeyler varsa; nasıl, ne zaman ve hangi koşullarda gerçekleştirebileceğini bilir ve planlar. Bilmediğimiz konuda, bilmediğimizi kabul etmek ve bilen birine danışmak bizi küçültmez, aksine aptal

AKÇAKOCA KENT KONSEYİNE SAHİP ÇIKALIM.

ÖRGÜTLENMEK İÇİN YEPYENİ BİR FIRSAT: KENT KONSEYLERİ... Yaşadığımız kentin sahibi olduğumuzun farkına vararak, kentimizde yapılacak dönüşümlerde söz sahibi olmak için örgütlenmemiz gerekir. Kent konseylerinin kurulması; Tepeden verilen direktiflerle başlamış olsa da, kentli olma bilincinin gelişmesinde önemli bir adımdır. Kent konseyine katılan, emek veren herkesle birlikte, kentimizin sorunlarını konuşmayı, tartışmayı, çözüm önerileri üzerine alternatif projeler üretmeyi öğreneceğiz. Hep birlikte kararlar alacağız ve aldığımız kararların takipçisi olacağız. Tabii ki eksiklerimiz, hatalarımız olacak. Belki zaman, zaman eleştiri yaptığımızda alınanlar olacak, ama yılmadan devam etmeliyiz. Kent konseylerinin siyasetler üstü oluşum olmasını sağlamak; yapılan hatalara ve eksikliklere rağmen, küsmeden çalışmalar içinde olmaya çalışmakla mümkündür. Örneğin, 22 Ocak 2011 tarihinde gerçekleştirilen Akçakoca Kent Konseyi Genel Kurulu’nun tatsız geçmesine neden olan; çalışma guruplarının sunu

MERHAMET DUYGUSU YOK OLUNCA, ZALİMLERİN DAVULLARI ÇALMAYA BAŞLAR.

İnsanın yüreğinde ne kadar sevgi, ne kadar şefkat varsa o kadar insanlaşır. İnsanlık tarihi boyunca, insan, yaşayan en acımasız canlı olmuş, güç, iktidar ve para için kendi soyundan gelen nice insanı katletmiştir. Bu yüzden insanlık tarihi biraz da savaşlarla, katliamlarla dolu bir tarihtir. Gücü, iktidarı ve parayı ellerinde tutanlar, iktidarlarını sürdürebilmek için Yoksullardan ordular kurarlar ve ölmeyecek kadar besleyerek, onları kendileri gibi yoksul olanlara karşı kullanırlar. Bunu yaparken, medyadan güç alarak insanları yalnızlaştırırlar ve “her koyun kendi bacağından asılır” derler. İnsanlara, paraya ve güce tapmayı öğretirler. Gücü eleştiren biri çıktığında, en başta yakınları olmak üzere ( sözde korumak için) koro halinde “ Sivrilme, göze batma, herkesi karşına alma” demeye başlarlar. Bu “HERKES” diye bahsi geçenin aslında ahali ile alakası yoktur. Bahsedilen “HERKES” iktidardır. Eğer küçük bir kasabada yaşıyorsan bu “HERKES” kasabanın gelir düzeyi yüksek insanıdır, kendi e

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ GENEL KURULUNDA ÖNERİLER TARTIŞILAMADAN TOPLANTI BİTTİ.

Akçakoca Kent Konseyinin ilk olağan Genel Kurulunda çalışma gurupları önerilerini sundular. Kadın sözcülerin ağırlıkta olması dikkat çekiciydi. Bu, Akçakoca'nın geleceğinde kadınlar daha çok söz sahibi olacaklar anlamına geliyor. Kent Konseyinin, tüm eksikliklerine rağmen, katılımcı demokrasinin gelişmesi için önemli bir araç olarak herkes tarafından desteklenmesi gerekiyor. 22 Ocak 2010 tarihinde, Belediye nikah salonunda yapılan toplantının en büyük eksiği, önerilerin katılımcılar tarafından tartışılamamasıdır. Katılımcılar, önerileri tartışmalı ve yeni önerilerle katkı sağlayabilmeliydiler. Ama Belediyenin ve Belediyeye proje yapan firmaların sunumlarının uzun olması, Kent konseyi toplantısını, biraz da belediye toplantısına çevirdi. Toplantıdan çıkan ortak bir görüş de; Belediye başkanı Fikret Albayrak'ın ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın Kent konseylerinin katılımcı demokrasiye sağlayacağı katkıyı önemsemeleriydi.

AKÇAKOCA'DA "TİYATRO" YAPABİLMEK

Akçakoca'da yaşayan Fatma Bayraktar, çocuğu okula başlayınca Akçakoca'da çocukların gelişimine önemli katkısı olacacağına inandığı tiyatronun eksikliğini farkederek kolları sıvamış. Kah kendi yazdığı, kah internetten indirdiği oyunları oynamaları için çocukların eğitimini gönüllü olarak üstlenmiş. Bu çabasına bir kaç büyük insanı da katınca 3-4 yıldır Akçakoca Öğretmen Evi'nde yılda bir-iki kez gösteriler düzenlemiş. İlkokullar yararına düzenlediği gösterilerinde salon dolu olmasına rağmen bürokratlar tarafından hak ettiği ilgiyi görememiş. Sahne dekorunu da oyuncular kendi olanaklarıyla tamamlayabildikleri kadarırıyla hazırlıyorlarmış. Oyun sırasında ne ışıkçı var, ne de yönetmen. Ama buna rağmen halktan ilgi gördüğü de bir gerçek. 17 Ocak Pazar akşamı sergilenen oyunda salon dolu olmasına rağmen ne Belediye Başkanı teşrif etmişti, ne de yardımcısı... Oysa Akçakoca Belediyesinin bir tiyatro gurubu ve tiyatro salonu olmalıydı. Madem halkınızı bundan mahrum bırakıyorsunuz,

İŞTE ALTERNATİF BALIKÇI KÖYÜ !!!

BARINAK PENCERESİNDEKİ KÖR NOKTA ( yerelhaberde yayınlanan yazım) Akçakoca’nın kumuna zarar vermeden balıkçıların yaşamını sürdürebilecekleri alanları nasıl yaratabileceğimizi tartışmalıyız. Balıkçıları barınak gibi alanlara tıkmak yerine; ülkemizde ve dünyada örnekleri olan “balıkçı köyü” formatında bir yaşam alanı yaratmak için projeler hazırlayabilmeliyiz. O bölgenin balıkçı barınağı yapılmadan önceki haline dönmesinin mümkün olmadığının farkındayım. Bu yüzden “ah, o günler” diye hayıflanarak, bugünkü durumuna razı olmalı mıyız? Balıkçı barınaklarının kiralama ve düzenleme işlemleriyle, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ilgileniyor. Yerel halkın istekleri dikkate alınmadan, Akçakoca’yı bilmeden, merkezden (tepeden) hazırlanmış yönetmeliklere dayanarak; Halka açık olması gereken bu alan kiralanırken baştan hata yapılmıştır. Akçakoca balıkçılar kooperatif yönetimi; popülist yoksul edebiyatı yapmak yerine, kiraladığı alanı işletme konusunda neden b