Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

MERHAMET DUYGUSU YOK OLUNCA, ZALİMLERİN DAVULLARI ÇALMAYA BAŞLAR.

İnsanın yüreğinde ne kadar sevgi, ne kadar şefkat varsa o kadar insanlaşır. İnsanlık tarihi boyunca, insan, yaşayan en acımasız canlı olmuş, güç, iktidar ve para için kendi soyundan gelen nice insanı katletmiştir. Bu yüzden insanlık tarihi biraz da savaşlarla, katliamlarla dolu bir tarihtir. Gücü, iktidarı ve parayı ellerinde tutanlar, iktidarlarını sürdürebilmek için Yoksullardan ordular kurarlar ve ölmeyecek kadar besleyerek, onları kendileri gibi yoksul olanlara karşı kullanırlar. Bunu yaparken, medyadan güç alarak insanları yalnızlaştırırlar ve “her koyun kendi bacağından asılır” derler. İnsanlara, paraya ve güce tapmayı öğretirler. Gücü eleştiren biri çıktığında, en başta yakınları olmak üzere ( sözde korumak için) koro halinde “ Sivrilme, göze batma, herkesi karşına alma” demeye başlarlar. Bu “HERKES” diye bahsi geçenin aslında ahali ile alakası yoktur. Bahsedilen “HERKES” iktidardır. Eğer küçük bir kasabada yaşıyorsan bu “HERKES” kasabanın gelir düzeyi yüksek insanıdır, kendi e

AKÇAKOCA KENT KONSEYİ GENEL KURULUNDA ÖNERİLER TARTIŞILAMADAN TOPLANTI BİTTİ.

Akçakoca Kent Konseyinin ilk olağan Genel Kurulunda çalışma gurupları önerilerini sundular. Kadın sözcülerin ağırlıkta olması dikkat çekiciydi. Bu, Akçakoca'nın geleceğinde kadınlar daha çok söz sahibi olacaklar anlamına geliyor. Kent Konseyinin, tüm eksikliklerine rağmen, katılımcı demokrasinin gelişmesi için önemli bir araç olarak herkes tarafından desteklenmesi gerekiyor. 22 Ocak 2010 tarihinde, Belediye nikah salonunda yapılan toplantının en büyük eksiği, önerilerin katılımcılar tarafından tartışılamamasıdır. Katılımcılar, önerileri tartışmalı ve yeni önerilerle katkı sağlayabilmeliydiler. Ama Belediyenin ve Belediyeye proje yapan firmaların sunumlarının uzun olması, Kent konseyi toplantısını, biraz da belediye toplantısına çevirdi. Toplantıdan çıkan ortak bir görüş de; Belediye başkanı Fikret Albayrak'ın ve TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı Yaşar Yakış'ın Kent konseylerinin katılımcı demokrasiye sağlayacağı katkıyı önemsemeleriydi.

AKÇAKOCA'DA "TİYATRO" YAPABİLMEK

Akçakoca'da yaşayan Fatma Bayraktar, çocuğu okula başlayınca Akçakoca'da çocukların gelişimine önemli katkısı olacacağına inandığı tiyatronun eksikliğini farkederek kolları sıvamış. Kah kendi yazdığı, kah internetten indirdiği oyunları oynamaları için çocukların eğitimini gönüllü olarak üstlenmiş. Bu çabasına bir kaç büyük insanı da katınca 3-4 yıldır Akçakoca Öğretmen Evi'nde yılda bir-iki kez gösteriler düzenlemiş. İlkokullar yararına düzenlediği gösterilerinde salon dolu olmasına rağmen bürokratlar tarafından hak ettiği ilgiyi görememiş. Sahne dekorunu da oyuncular kendi olanaklarıyla tamamlayabildikleri kadarırıyla hazırlıyorlarmış. Oyun sırasında ne ışıkçı var, ne de yönetmen. Ama buna rağmen halktan ilgi gördüğü de bir gerçek. 17 Ocak Pazar akşamı sergilenen oyunda salon dolu olmasına rağmen ne Belediye Başkanı teşrif etmişti, ne de yardımcısı... Oysa Akçakoca Belediyesinin bir tiyatro gurubu ve tiyatro salonu olmalıydı. Madem halkınızı bundan mahrum bırakıyorsunuz,

İŞTE ALTERNATİF BALIKÇI KÖYÜ !!!

BARINAK PENCERESİNDEKİ KÖR NOKTA ( yerelhaberde yayınlanan yazım) Akçakoca’nın kumuna zarar vermeden balıkçıların yaşamını sürdürebilecekleri alanları nasıl yaratabileceğimizi tartışmalıyız. Balıkçıları barınak gibi alanlara tıkmak yerine; ülkemizde ve dünyada örnekleri olan “balıkçı köyü” formatında bir yaşam alanı yaratmak için projeler hazırlayabilmeliyiz. O bölgenin balıkçı barınağı yapılmadan önceki haline dönmesinin mümkün olmadığının farkındayım. Bu yüzden “ah, o günler” diye hayıflanarak, bugünkü durumuna razı olmalı mıyız? Balıkçı barınaklarının kiralama ve düzenleme işlemleriyle, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı ilgileniyor. Yerel halkın istekleri dikkate alınmadan, Akçakoca’yı bilmeden, merkezden (tepeden) hazırlanmış yönetmeliklere dayanarak; Halka açık olması gereken bu alan kiralanırken baştan hata yapılmıştır. Akçakoca balıkçılar kooperatif yönetimi; popülist yoksul edebiyatı yapmak yerine, kiraladığı alanı işletme konusunda neden b

TAŞRADA KÜLTÜR DAHA ÇOK LAZIM!

“Bazen şehre bir film gelir/ bir güzel orman olur” şarkısını Sezen Aksu’nun buğulu sesinden dinlerken; gözümün önüne gezici bir sinema kumpanyasının uğradığı uzak bir şehir gelir. Gezici sinema kumpanyası, haritada bile bulunmayan bir şehirde; şaşkın ve heyecanla bakan kasabalının gözleri önünde meydana kocaman bir beyaz perde kurarak, film oynatmaya başlar. Meraklı kalabalık giderek artarken, meydanda sadece oyuncuların sesleri duyulur. Film bittiğinde, meydana toplanan kalabalık kıpırdanır. Gözleri hülyalı, ama ışıl ışıldır. Onlar, film izlemeden önceki aynı insanlar değildir. Herkes, bir parça da olsa değişmiş, yaşama yeni bir pencereden bakmayı öğrenmişlerdir. Uzun yıllar İstanbul gibi kozmopolit bir kentte yaşamaya alışmış birinin, mahrumiyet bölgesi olarak gördüğü taşrada yaşaması zordur. Çünkü; büyük şehir, zorluklarıyla ne kadar çekilmez görünürse görünsün, Cuma akşamları,iş çıkışı Atatürk Kültür Merkezine uğramak ve konser izleyerek hafta sonuna başlamak bütün terslikleri, yo