Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİZ SİZE MECBUR MUYUZ?

Farklı Yoldan Yürümeye Cesaretiniz Var mı? Yıllar önce, Bursa’nın bir köyünde Muhtar’ın hizmetlerinden memnun kalmayan köylü, karşısına aday çıkarmak ister ama kimse Muhtar’ın karşısına aday olarak çıkmaya cesaret edemez. Bunun üzerine köylü, köyün delisini aday gösterir. Sonra ne mi olur? Tabii ki Köyün Delisi Muhtara karşı büyük bir oy farkı ile muhtar seçilir. Yerel Seçimler yaklaşırken; “Belediye Başkan adayları da ortaya çıkmaya başladı, alternatifleri görelim bakalım” diye düşünürken, ortalıkta 3 adayın adı geçmeye başladı. Geçmiş dönem bir sürü aday adayı ile yarışan, bu konuda rekor kıran Ak Parti’nin adayları “adamlığın kitabını” yazarak – artık ne demekse, mevcut Başkan Ak Partili olduğu için aday olmak istemediklerini açıkladılar. Basın da bunu   “ Adamlığın kitabını yazdılar” diye lanse ederek, yeni adaylar çıkacaksa bile cesaretlerini adeta kesti. Oysa, sahaya indiğinizde mevcut Başkanın kendisine oy veren kesimden oy kaybettiğini görmemek imkansız. Ak Parti, bel

Akçakoca'nın Sakinleri Martılar

 Kışın bir başka güzeldir Akçakoca. Sahilde martıları besleyen insanları sıkça görmek mümkün...

AŞIK İLE MAŞUK’UN İMKANSIZ AŞKI

Yaşam, doğum ile başlıyor. Doğmak, başlı başına bir mucize ama nasıl, nerede ve kim olarak doğacağın kaderin oluyor. Doğduğun anda insan olarak dünyaya gelmişsen yaşam mücadeleni bulunduğun coğrafya ve aile şekillendiriyor. Avantajlı isen dünya sana güzel. Avantajlı değilsen uzun zorlu bir mücadele seni bekliyor. Yine de sen İNSANSIN ve İNSAN olmak; sana ekmeğini, yaşamını kontrol altına alan Avantajlı güçlere karşı çoğu kez çaresiz bıraksa da, diğer canlıların hakimi sensin. Ay sonunu bir türlü getiremediğin işine acele ile koşarken çok rahatlıkla karıncayı ezebilirsin mesela. Stres atmak için ava gidip, göç yollarında yorulmuş kuşları gözünü kırpmadan vurabilirsin. Zenginler ve muktedirler karşısında güçsüzsün ama; bir kediyi tekmeleyebilir, sakin sakin oturan köpeğe taş atabilirsin. Çünkü sen insansın. Muktedirlere yediğin bir lokma ekmeği kaybetmemek için “ yanlış yapıyorsunuz” diyemezsin ama “ ulan alın bu köpeği buradan, yoksa vuracağım!” diyebilirsin.   Tabii sen insansın,

HAYDİ AKÇAKOCA, BİR ÇOCUK İÇİN SEFERBER OLABİLİRSİN

O ÇOCUK ARTIK BİZİM, AKÇAKOCA’NIN Bir babanın evladı için yıllardır sürdürdüğü mücadeleyi dün basın sayesinde öğrendik. Asgari ücretli bir babanın oğlunu yaşatmak için verdiği mücadelenin en acı tarafı; 9 yıldır hastaneden hastaneye taşıdığı çocuğunun parası olsa tedavi olacağını bilmesi olmalı. İŞTE, BİR BABANIN ÇARESİZLİĞİ ORADA BAŞLIYOR! Paranız olsa çocuğunuz yaşayacak ama paranız yok! Bir babayı kahreden bundan daha büyük bir şey olabilir mi? PARASIZLIK YÜZÜNDEN OĞLUNUZUN GÖZLERİNİZİN ÖNÜNDE ERİYİP GİTMESİNDEN DAHA BÜYÜK ACI OLABİLİR Mİ? OLAMAZ ! Olursa da bu artık sadece babanın acısı olmaz, hepimizin acısı olur. AKÇAKOCA’NIN AYIBI OLUR. Akçakoca Halkı bir çocuğu kurtarmaktan aciz olamaz. Neredeyse her evde en az iki otomobili olan,   zengininin bolluğundan fakirini ancak basına düşerse duyduğumuz Akçakoca Halkı bir çocuğu kurtarabilir.  Bu kadar zengini; müteahhidi, kuyumcusu, eczası, fabrikatörü, işletmecisi ve ellerinden her iş gelen ev kadınları ile s

“Öykülerin Efendisi”

Kültür avcıları insanlığın en değerli hazinelerini bulup, ortaya çıkaran kişilerdir.   İstanbul’a ve Ankara’ya çok yakın olmasına rağmen kültürel yoksulluğu kanıksanmış Akçakoca bir hafta boyunca yazarlara, yayınevlerine ve kitap severlere ev sahipliği yaptı. Sessiz sedasız geçen 1. Kitap Fuarı uzun yoldan kitapları ve hikayeleriyle gelen yazarları maalesef düş kırıklığına uğratmış görünüyor.   “Öykülerin Efendisi”     başlığı ile yapılan söyleşi; Yazar Ahmet Naim Çıladır’ın hayat hikayesi kitap fuarının en çarpıcı etkinlerinden biriydi.   Ama ne yazık ki, Kültür Avcılarının buldukları bu değerli hazineyi   Akçakoca’dan basın hariç 5-6 kişinin izleyebildi. Ahmet Naim Çıladır’ın   torunu, babası ile aynı ismi taşıyan Sina Çıladır, dedesinin hayat öyküsünü anlattı.  100 den fazla öyküsü olan yazarın kaybolan öykülerini yeniden toparlamaya çalıştıklarını, bir romanını da bastırmaya çalıştıklarını anlattı. Türkiye’de maden işçilerinin hayat hikayelerini ilk k