Yaşam,
doğum ile başlıyor. Doğmak, başlı başına bir mucize ama nasıl, nerede ve kim
olarak doğacağın kaderin oluyor. Doğduğun anda insan olarak dünyaya gelmişsen yaşam
mücadeleni bulunduğun coğrafya ve aile şekillendiriyor. Avantajlı isen dünya
sana güzel. Avantajlı değilsen uzun zorlu bir mücadele seni bekliyor. Yine de
sen İNSANSIN ve İNSAN olmak; sana ekmeğini, yaşamını kontrol altına alan
Avantajlı güçlere karşı çoğu kez çaresiz bıraksa da, diğer canlıların hakimi
sensin.
Ay sonunu
bir türlü getiremediğin işine acele ile koşarken çok rahatlıkla karıncayı
ezebilirsin mesela. Stres atmak için ava gidip, göç yollarında yorulmuş kuşları
gözünü kırpmadan vurabilirsin. Zenginler ve muktedirler karşısında güçsüzsün
ama; bir kediyi tekmeleyebilir, sakin sakin oturan köpeğe taş atabilirsin. Çünkü
sen insansın. Muktedirlere yediğin bir lokma ekmeği kaybetmemek için “ yanlış
yapıyorsunuz” diyemezsin ama “ ulan alın bu köpeği buradan, yoksa vuracağım!”
diyebilirsin. Tabii sen insansın,
tersini de yapabilirsin. Son lokmanı aç bir hayvanla paylaşabilir, koşarak işe
giderken karıncaları ezmemek için uzun atlamalar yapabilirsin. İyi de, kötü de
sensin. Çünkü sen insansın.
Sen İNSAN
olarak türünü devam ettirmek için aşık olabilir, sevdiğin kız/erkek seni
seviyorsa ailen karşı çıksa da aşkının peşinden gidebilirsin. Çünkü sen
insansın ve AŞKIN GÜCÜ sana AŞKINI SONUNA KADAR SAVUNMA VE KORUMA HAKKINI
VERİR.
AMA;
KÖPEKSEN AŞIK OLAMAZSIN !
Bir ay önce
geniş meraların bekçisi, özgürlüğün sembolü bir koca kangal Akçakoca’ya geldi.
Boynunda tasması ile terk mi edildi, firar mı etti anlayamadık. Dişi apse
yapmış, salyası akıyordu. Tedavi ettik. İyileşti. Sanki evde bakılmış,
kalabalık insan topluluğuyla büyümüş gibi sevecen ve barışçıl bir kangal. Koca
gövdesi ile uyuşmayan bir sakinlik içinde.
Ta ki
Golden kızımız ile karşılaşana kadar. Hani biz insanlar ilk görüşte aşk deriz
ya öyle bir şey. Golden nereye, Kangal oraya. Peşinden ayrılmıyor. Oysa başka
kızana gelen dişiler var, bütün Akçakoca’nın köpekleri kızana gelen dişinin
peşinde bizim Kangal Golden’ın peşinde. Oysa Golden kısır artık. Kızan durumu
deseniz hiç yok. Ama aşk işte. Bizim Koca Kangal’ın gözü ondan başkasını
görmediği gibi, yanına yanaşan başka köpeklere hırlıyor. Hadi, köpekleri
kıskanması normal bir şey, sevgilisini koruyor. Ama bizim Kangal dişiye
yaklaşan kadınlara ne kadar sevecense, erkeklere karşı o kadar agresif. O zaman
fark ettik, diğer köpeklerden farkını...Aşık Kangal, Köpeğin dişisini erkeğini bilir kıskanır
da, insanın dişisini erkeğini nasıl ayırıp kıskanır çözemedik... "Adeta içine insan kaçmış" dedik. Hatta fantastik hikayeler yazdık aşkları hakkında...
'Önceki yaşamında cezalandırılmış bir insan mı acaba?' dedik... Saçmaladık biraz... Aslında biz bu sadakate, bu aşka hayran kaldık...
'Önceki yaşamında cezalandırılmış bir insan mı acaba?' dedik... Saçmaladık biraz... Aslında biz bu sadakate, bu aşka hayran kaldık...
Adını AŞIK
ile MAŞUK koyduk. Aşklarına saygı duyduk. Hele Aşık’ın Maşuk’un peşinde
gezerken ki sarhoş halleri, oturduğu yerden şaşkın kuma düşüşleri bize “Köpekler
de aşık olurmuş” dedirtti.
AŞIK kangal
yaklaşan erkeklere havlamaya başlayınca barınağa götürüp kısırlaştırıldı. O
ayılır ayılmaz Maşuk’unun yanında buldu kendini. Aşık ve Maşuk imkansız
aşklarını ölene dek yaşayabilirlerdi artık. Ama öyle olmadı; Onların aşkına
saygı gösterip uzağında durmak yerine ille de baş başa oturdukları yerden
geçmemiz gerekti.
Aşık Kangal artık kısırdı ama Maşuk’unu kimse ile paylaşmak
niyetinde değildi. Hele güçlü erkeklerle hiç değildi. İstediği tekşey sevgilisi
ile yalnız kalmaktı. Ama o köpekti. Biz insandık. Güçlüydük !
Ve
sevgilisinden zorla alınıp, barınağa kapatıldı Aşık, Maşuk ise hala yolunu
gözlemekte…
Belki İyi
bir insan çıkar, onları bir arada tutabileceği çiftliğine götürür. Aşık ve
Maşuk birlikte yaşlanırlar.
Belki iyi
bir insan çıkar, Bu sevgilileri birleştirir. Sahi, Çıkar mı?
Yorumlar
Yorum Gönder