Ana içeriğe atla

AKÇAKOCA KENT KONSEYİNE SAHİP ÇIKALIM.

ÖRGÜTLENMEK İÇİN YEPYENİ BİR FIRSAT: KENT KONSEYLERİ...
Yaşadığımız kentin sahibi olduğumuzun farkına vararak, kentimizde yapılacak dönüşümlerde söz sahibi olmak için örgütlenmemiz gerekir.
Kent konseylerinin kurulması; Tepeden verilen direktiflerle başlamış olsa da, kentli olma bilincinin gelişmesinde önemli bir adımdır. Kent konseyine katılan, emek veren herkesle birlikte, kentimizin sorunlarını konuşmayı, tartışmayı, çözüm önerileri üzerine alternatif projeler üretmeyi öğreneceğiz. Hep birlikte kararlar alacağız ve aldığımız kararların takipçisi olacağız. Tabii ki eksiklerimiz, hatalarımız olacak. Belki zaman, zaman eleştiri yaptığımızda alınanlar olacak, ama yılmadan devam etmeliyiz. Kent konseylerinin siyasetler üstü oluşum olmasını sağlamak; yapılan hatalara ve eksikliklere rağmen, küsmeden çalışmalar içinde olmaya çalışmakla mümkündür.
Örneğin, 22 Ocak 2011 tarihinde gerçekleştirilen Akçakoca Kent Konseyi Genel Kurulu’nun tatsız geçmesine neden olan; çalışma guruplarının sunumlarının tartışılamaması, hevesimizi kırsa da, çoğumuza “kağıttan oluşum” duygusu yaratsa da devam etmemiz gerekiyor. O gün, (iyi niyetle) Projelerini halka anlatmak ve tartışmak isteyen Belediyenin davet ettiği uzmanların sunumları ve plaket töreni toplantıya damgasını vurduğu için hayal kırıklığı yaşamıştık. Daha sonra, Kent Konseyi Yürütme Kurulu ve Belediye Başkanı Fikret Albayrak’ın davetiyle Özkök Kültür Evi’nde sabah kahvaltısında buluşan çalışma gurupları, bir-iki arkadaşımızın dışında “aman kimse kırılmasın, darılmasın” diye bu eksikliği bile tartışamamıştı.
Akçakoca halkı, daha önceki belediye başkanlarımızın konuya ilgi göstermemesi nedeniyle 1992’den beri dünya çapında çalışmaların yürütüldüğü “Yerel Gündem 21” programından yararlanamadığı gibi, Sayın Fikret Albayrak dönemine kadar, Kent Konseylerinin kurulması konusunda da ciddi adımlar atılmadığı için kent yönetiminde söz sahibi olamamıştır. Bu nedenle, kent konseyine destek veren Sayın Albayrak’ı kutlamak isterim. Bu demek değildir ki, kent konseyi çalışanları, belediyenin yan kuruluşudur. Başkanın, kent konseyi üyelerini kendi propagandistleri olarak gördüğünü düşünmesem de, böyle düşünülmesine yol açacak yaklaşımlardan kaçınmasında fayda var. Onun döneminde, yerel birçok sorunun bizzat kendisi ile tartışılabilmesi takdire şayandır ama lütuf da değildir. Halk ne kadar ilgisiz görünürse görünsün, kendine mesafeli duranla, yakın olanı anlayacaktır. Başlıkta da yazdığım gibi, hep birlikte öğreniyoruz, öğreneceğiz. Başkanımız da bizim gibi öğreniyor. Hiçbir adım atmayan, iş yapmayan insan hata da yapmaz, iş yapıyorsak, insanız hatalarımız da olacak tabii ki. Hatalarımızdan ders almayı biliyorsak, aksi ispatlanana kadar iyi niyetli bakmayı tercih ederim.

Kent konseyi üyelerinin siyasi görüşleri ne olursa olsun, ortak paydası, “Akçakocalı olmak” olmalıdır. Akçakoca’da yaşayan, yerleşen her vatandaş bu kentin sahibidir.
Bu demektir ki; Akçakoca’mızın geleceği için, çıkarları için; siyasi, kişisel kaygılarımızı bir tarafa bırakacağız. Kent imar planından, “yüzyılın projelerine” kadar her konuda söz hakkımızı sonuna kadar kullanacağız. Sokağımızda, mahallemizde, kentimizde atılan her adımdan haberdar olacağız. Bir sabah uyandığımızda, bizden habersiz kesilen her ağacın, yok edilen her kültürel değerin hesabını birlikte soracağız. Evet, “kent konseylerinin yaptırım gücü yok” deniyor. Yaşadığı yerin çıkarları için bir araya gelen insanların gücünü küçümsemenin sonuçlarını, hangi iktidar göze alabilir? Artık adım atılmıştır ve Kent konseyleri; partilerin, şahısların değil, önerilerine kulak veren yönetimlerin arkasında güçlü bir yerel oluşum olarak yaşamak zorundadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇINAR CADDESİ'NİN YENİ MEKANI "FINDIK CAFE" ADI GİBİ SEVİMLİ VE ŞIK

Çınar Caddesi'nde yeni açılan "Fındık Cafe" şirin mi şirin görüntüsüyle, s evecen, g üler yüzlü g enç sahipleriyle insanı adeta içine çekiyor. Bizler dilsiz canlılara merhamet etmeyen, nobran işletme sahiplerinin işlettiği mekanlara gitmek zorunda kaldığımızda kendimizi diken üstünde oturmuş gibi hissediyoruz. Çünkü dilsiz bir canlıya merhameti olmayan insanın gözünde siz sadece para getiren bir müşterisiniz. Fındık Cafe gibi sevgi dolu mekanlar da ise sıcak, samimi ve de o insancıl ha va ile içti ğimiz çay ballı, kahve hatırlı oluyor. Pozitif duygularla dolu, huzur buluyoruz bu mek anlarda. Akçakoca'da fırtınadan birçok yerin dağıldığı gece Fındık Cafe kendisine sığınan bir cana kucak açtı. Sahipleri tarafından terk edilmiş veya ilgilenilmeyen köpek doğurmak üzereydi. Fındık Cafe sayesinde yavruları hayatta kaldı. Yüreği güzel işletme sahiplerinin elinden çay içmek kadar güzel birşey yok. Kahvaltı yapmak isterseniz, telefon ile rezervasyon yaptırab...

ÜMRAN ÇÖPLÜĞÜ'NÜN DOĞAL PARKA DÖNÜŞÜMÜ İÇİN PROJE ORTAKLARI ARIYORUZ!

BELEDİYE ÇÖPLÜK ALANINI BİZE VERSİN, ÜNİVERSİTE VE  DERNEKLERLE  ORTAK   PROJE YAPALIM...  (AŞAĞIDA HAZIRLADIĞIMIZ TASLAĞI PAYLAŞIYORUZ.  BU KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIR KİŞİ VE  KURUMLARLA GÖRÜŞMEYE VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ.  ÜMRAN BORU ÇÖPLÜĞÜ BİRKAÇ PARÇAYA AYRILARAK; 1-) BOTANİK BAHÇESİ VEYA HOBİ BAHÇELERİ : AĞAÇLANDIRMA İLE BİRLİKTE, KARADENİZİN ÇOK ÖZEL BİTKİLERİNİN HARMANLANDIĞI BİR BÖLÜM.: Botanik bahçesinde %80 engelli çalışanlar olmalı. ( Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte) 2-) YÜRÜYÜŞ VE SPOR ALANLARI : Bisiklet yolları, engelli sporlarının yapılabileceği bölümler, yürüyüş yolları, denize doğru gençler için tırmanma bölümleri, paten ve su kayağı bölümleri engelliler ve yaşlılar için asansör, su kayağı… VE PARKIN DENİZLE BULUŞTURULMASI. 3-) HAVYAN SEVGİSİ EĞİTİM PARKI : Nuh’un gemisi konseptine uygun olarak, bilinen en eski canlı türünden, günümüze ulaşan, ulaşamayan canlıların bilgi...

Ağustos Böceği ile Katamaran

MÖ 6. yüzyılda yaşamış, eski Yunan masalcısı Ezop’un   masal kahramanları hayvanlarmış... Bu masallardan Ağustos Böceği ile Karınca’nın masalını bilmeyen yoktur. Masal, eğlenmeyi çok seven Ağustos Böceği ’nin bütün bir yaz şarkı söyleyip, eğlenirken, tam tersini yapan Karınca ’nın bütün yaz çalışarak, kış için erzak deposunu doldurduğunu anlatır. Ve acımasız kış gelir, Ağustos böceği bütün yaz eğlenmekten ambarına yiyecek koymaya zaman bulamamıştır. Çaresiz aç kalınca komşusu Karınca’nın kapısını çalar. Karınca’nın cevabı kıştan daha acımasızdır; “Madem bütün yaz saz çaldın, oynadın, şimdide oyna öyleyse” der ve kapıyı Ağustos Böceğinin yüzüne kapatır... Bu masalı çocukluğumdan beri çok acımasız bulmuşumdur; Ağustos Böceği’nin bütün yaz sıcaktan, çalışmaktan yorulmuş karıncalara ve diğerlerine şarkılar söyleyerek, neşe katarak hayatlarını kolaylaştırdığını düşündüğüm için acımasız bulmuşumdur. Eğer arkadaş olmayı başarsalardı; Çalışmaktan başka amacı olmayan Karınca ile e...