“Gün gelir Süleyman’dan hakkın
alır karınca”
İnsanlığın
Korona yüzünden kaygılı bekleyişe girdiği bu günlerde; bizler evlerimize
kapanmaya başlarken, sokakların, sokaklarda yaşamalarını çok gördüğümüz
hayvanların olması “İlahi Adalet”in tecellisi mi?
Endişeli
bekleyişimiz sürerken; insan olarak geldiğimiz Dünya’ya ne gibi hizmetler
verdik, neleri yaptık, neleri eksik bıraktık, nerede hata yaptık? Diye sorguluyoruz
haliyle…
“Beşerdir,
şaşar” sözünün anlamını her insan kendi meşrebince hakkını veriyor.
Çocukluğumdan beri ilgi alanım; insan olsun, hayvan olsun kendini
savunamayanlar oldu. Son on yıldır ise dilsiz canlıların yaşam zincirinde insanlar
tarafından en çok mağdur edilenler olduğunu fark ettim. Arkasından çocuklar,
yaşlılar ve kadınlar geliyor. Bir toplumda hayvana merhamet yoksa, insana da
merhamet gösterilmediği sır değil.
Değerli Bakanım, Düzce Belediye
Başkanım,
Bakanlık
gibi bürokratik ama biraz da halka uzak olduğunu düşündüğüm başarılı
hizmetlerinizden sonra; Düzce gibi gelişmeye açık olduğu kadar, elinden
tutulması gereken bir şehre Şehr-i Emin olmanızın sadece Düzce Halkı ve çevresi
için değil, çok duyduğum hayvanseverliğiniz ve merhametli kişiliğiniz
sayesinde; sokaklarda yaşamak zorunda kalan hayvanlarımız için de bir umut
ışığı olacağını düşünmüştüm.
Bakanlığınız
döneminde, Düzce ili ve çevresindeki sokak hayvanları için büyük hayallerle
yapımını başlattığınız Rehabilitasyon
Merkezini; ödeneksizlikten dolayı,
içinde hayvanların tedavisi için gereken cihazlar ( ultrason, röntgen, fizik
tedavi vb.) ve konusunda uzman veteriner hekimler olmadan açılışını yapmış
olmanızı ve bu konudaki samimiyetinizi anlamakla birlikte;
Tüm
eksiklerine rağmen, hayvanseverler için önemli olan ; Adı ister Rehabilitasyon Merkezi
isterse barınak olsun, bu tarz işletmelerde çalışan insanların özenle
seçilmesidir. Yaşatmak amacı olan işletmelerde beklenen; birinin
yakını, tanıdığı veya bulunduğu yerde istenmediği için sürgün olarak gönderilen
insanlar yerine, hayvanları seven ve işini severek yapan insanların
görevlendirilmesidir.
Bu seçimi nasıl yapacaktınız?
Değerli
Başkanım, size akıl vermek için değil, vicdanım kanadığı için yazıyorum. Biraz olan
aklımı da vicdanım aldı götürdü zaten. İşte o vicdanım diyor ki; “ Ben olsaydım, insanların alnında; “hayvansever”
diye yazmaz, "benim de köpeğim var, bende hayvan severim" diyen de her
zaman doğru söylemez. En iyisi bunu, sahada çalışan insanlara, Sivil toplum
kuruluşlarına sorayım, burada çalışacak insanların seçiminde yardımcı olsunlar,
deneme süreçleri ve bir karneleri olsun, ona göre işlerine devam etsinler”
derdim. Siz konuya yeterli ilgiyi göstermiş olsaydınız eminim çok daha iyi
formüller bulurdunuz.
Siz de
çok iyi bilirsiniz ki; sokaklar ve barınaklar "benim de köpeğim var ben de
seviyorum " diyenlerin sokaklara terk ettiği hayvanlarla doludur. Barınakta
çalışan birinin hayvan sever olup olmadığı, baktığı hayvanların geldiği günden
itibaren iyileşip iyileşmemesi, beslenmelerinin ve yaşam koşullarının düzelmesi
ile anlaşılır.
Bu
açık mektuptan sonra bir daha sokulup, sokulmayacağımı bilemesem de; birlikte
çalıştığım, boyunları bükük hayvansever arkadaşlarım “ aman yazma, daha kötü
olur” deseler de, ben artık bu vicdan yükünü taşımamaya ve orada yaşananlardan
haberiniz olmadığını düşünerek sizinle paylaşmaya karar verdim.
ONLAR SİZE EMANETTI BAŞKANIM
ONLAR SİZE EMANETTI BAŞKANIM
Eğer
siz en yakınınıza bile söylemeden ( çünkü haber uçurulduğunda siz gidene kadar
ölmüş yavrular çoktan temizlenmiş olur ) Kurtsuyu'na gitmiş ve her yeri gezmiş
olsaydınız benim size bu mektubu yazmama gerek olmazdı.
Barınak
ziyaretçisi ile Yerel Hayvan Koruma Görevlisi arasında fark vardır; Hayvan
Koruma Görevini üstlenen kişiler barınaklarda sizin gözünüz, kulağınız ve
vicdanınızdır. Ama siz onlarla görüşmüyormuşsunuz bile…
Nerden mi biliyorum?
Yakından
takip ettiğim, Akçakoca'daki Dohaycan
Derneği'nin makamınıza hoş geldiniz ziyareti için yaptığı başvuruya, sizin yerinize
3 ay sonra Özel Kalem randevu vermiş. Şaka gibi…
Başkanım,
makamınıza geldiğinizden beri bir kere bile hayvanseverleri makamınıza çağırıp,
“ derdiniz nedir? Birlikte neler yapabiliriz? Hayvanlar için ne gibi çalışmalar
istiyorsunuz?” diye sordunuz mu?
Neredeyse
göreve geldiğiniz bir yıl olacak ve ben bu süre boyunca; hayvanseverlerin size ulaşmasının çok zor olduğunu, onları dinlemek
yerine hayvanseverlerle aranıza BARİYER gibi soktuğunuz "ben de hayvanseverim
başkanım " diyenleri dinlemeyi seçtiğinizi düşünüyorum.
Bakan
olduğunuz ve RM yapma kararı verdiğiniz dönemde size yazdığımız dilekçede RM
yönetiminde bir komisyon kurulmasını ve hayvanseverlerin de komisyonda yer
alması talebimizi iletmiştik.
Oluşturulduğu
söylenen bu komisyon kaç kez toplanmıştır?
Komisyon
toplandıysa bir yol haritası, rapor yazılmış mıdır? Tarafınıza konu ile ilgili “
her şey yolunda” dışında bilgi verilmiş midir?
Süreci ve Barınağı
işletemeyenler Çareyi Yasaklarda Buluyor
Hayvan
Koruma Görevlisi olan Gönüllüler,
ziyaretçi gibi sadece hafta içi öğlen saatlerinde barınağa sokulmaktalar
ve keyfe keder bazı bölümlere girişleri engellenmektedir. Ameliyathane dışında
zaten kafes içinde kapalı olan hayvanların gönüllülere gösterilmemesinin nedeni
nedir? İyi birşey olsa göstermezler miydi?
Orada
daha önce çalışan ve gönüllülere keyfine göre yasaklar koyan ve yavru bölümünü
göstermeyip, tarafıma şiddet uygulayan İbrahim Karalmaz izne ayrılınca, derneklerle görüşüp, işini bilen ve gönüllülerle
işbirliğine açık olan birilerini göreve getirmeniz çok mu zordu ? Sizin gibi iş
dünyasından gelen biri konunun uzmanlarını neden tercih etmez? Anlamış değilim.
Şimdi
size diyecekler ki; “ Bu kişi art niyetli” Kime inanıp inanacağınızı tercih
edecek tecrübeye sahipsiniz. Diyelim ki onlar doğru söylüyor. Aşağıdaki soruların
cevaplarını ve vicdani sorumluluğunu
size havale ederek soruyorum:
Soru
1- Milyarlarca liraya mal olan Kurtsuyu'nda hayvanlar iyi besleniyor mu? İyi
besleniyorlarsa bizim Akçakoca’dan besili giden hayvanlarımız bile neden bir
deri bir kemik kaldı?
Soru
:2- Defalarca uyardığımız halde yavruları yaşatmak için özel bir çaba da
gösteriliyor mu? Mesela karma aşıları yapıldıktan ve bir süre hijyenik bir
yerde bekletildikten sonra bir araya gelmelerine dikkat ediliyor mu?
Soru
3- Yavruların günde en az iki kez beslenmesi gerekir, her gidişimizde “tamam
yapacağız” dendi. Yapılıyor mu bilmiyorum. Çünkü son gidişlerinde gönüllüler
yavru bölümüne sokulmamışlar. Sizce neden???
Soru
3- besleme yapılırken zayıfların dağıtılan yemekten pay alıp almadıklarına
dikkat ediliyor mu? Öyle olsa daha da zayıflamazlardı…
Bu yazıyı yazmadan önce
görüştüğüm dernek temsilcilerinin sizden hala umutları vardı. Onlar umutla
sizin kendilerini makamınıza kabul etmesini beklerken, hergeçen gün durumları
kötüye giden hayvanların vicdani yükünü taşımak istemiyorum artık.
Eğer siz
onlarla görüşmüş olsaydınız, aracıları dinlemek yerine onları dinlemiş
olsaydınız, çekmiş olduğum fotoğrafları size vermeleri için onlara verecektim.
Artık
size ulaşamadığımız için açık mektup yazmak zorunda kaldıktan sonra; sizin hala
hayvansever olduğunuza inanan insanlara, görevlendirdiğiniz elemanlarla daha
fazla yasaklar mı koyarsınız yoksa size “hikaye” anlatan çalışanlarınızı çekip
: "Benim şehrimde hayvanlar
açlıktan bakımsızlıktan ölmez, gönüllülerin ziyaretini de engelleyemezsiniz”
mi dersiniz? Size kalmış… Çünkü onlar size yine “ biz çalışırken engel olurlar”
gibi masallar anlatacaklardır. Kafeslerin dışından izlenen çalışmaların nasıl
bir engel oluşturacağını anlamasam da; Ziyaretçi ile Gönüllü arasındaki farkı
tekrar hatırlatmak isterim. Bazı hastanelerde yapılan ameliyatların, öğrencilere
ve seçilmiş kişilere camın arkasından izletilmesi gibi bir yöntemle, hayvan
korumacıların farklı zamanlarda orada bulunması sağlanmalıydı. Çünkü işin iyi
yapılıp yapılmadığı misafir gibi giderek değil, gözlem yaparak öğrenilir.
Sadece öğlen saatlerinde içeri alındığımız için hayvanlara nasıl bakıldığını
eski ve yeni durumlarını karşılaştırarak anlıyoruz.
Evlerimize kapanıp başımızdaki korona belasının bitmesini umarken, Şehri Emin olan size emanet edilen sokak canlarının vebali üstümüzden kalkmadıkça hepimiz bedel ödeyeceğiz.
İnsanlığımızın test edildiği bu zor günlerde; Yaradan'ın size ve bizlere, emanet ettiği dilsiz canlıları yaşatmak için, hayvanları koruyan kişi ve kuruluşlarla birlikte, elinizi önce vicdanınıza sonra taşın altına koyacak mısınız?
İŞİ BİLEN YÖNETİCİ ŞART
Çankırı, Kastamonu, Elazığ v.b. birçok barınak ölüm kampı iken, işi bilen, hayvanların yaşam hakkına önem veren ve gönüllülerle işbirliği yapan yöneticilerin ve çalışanların işe alınmasıyla, 6 ay içerisinde, hayvanların yaşam koşullarını düzelmesini sağlamışlardır.
Sayın Başkanım, sizin onca umutla başlattığınız Rehabilitasyon Merkezi'nin hem Düzce'de, hem Türkiye'de hatta Dünya'da iyi bir örnek olarak gösterilmesini istemez misiniz?
Saygılarımla,
Nermin Alpay
Düzce Valiliği Hayvan Koruma Görevlisi
Evlerimize kapanıp başımızdaki korona belasının bitmesini umarken, Şehri Emin olan size emanet edilen sokak canlarının vebali üstümüzden kalkmadıkça hepimiz bedel ödeyeceğiz.
İnsanlığımızın test edildiği bu zor günlerde; Yaradan'ın size ve bizlere, emanet ettiği dilsiz canlıları yaşatmak için, hayvanları koruyan kişi ve kuruluşlarla birlikte, elinizi önce vicdanınıza sonra taşın altına koyacak mısınız?
İŞİ BİLEN YÖNETİCİ ŞART
Çankırı, Kastamonu, Elazığ v.b. birçok barınak ölüm kampı iken, işi bilen, hayvanların yaşam hakkına önem veren ve gönüllülerle işbirliği yapan yöneticilerin ve çalışanların işe alınmasıyla, 6 ay içerisinde, hayvanların yaşam koşullarını düzelmesini sağlamışlardır.
Sayın Başkanım, sizin onca umutla başlattığınız Rehabilitasyon Merkezi'nin hem Düzce'de, hem Türkiye'de hatta Dünya'da iyi bir örnek olarak gösterilmesini istemez misiniz?
Saygılarımla,
Nermin Alpay
Düzce Valiliği Hayvan Koruma Görevlisi
Yorumlar
Yorum Gönder