ÇÜNKÜ;
"GÖTÜRMEK, ÖLDÜRMEKTİR!"
İNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ
Akçakoca Kızılay Konukevi’nde yaşlıların deprem riski
nedeniyle tahliye edilerek, başka bir şehre götürülmeleri söylentileri üzerine;
tüm sivil toplum kuruluşları, onları Akçakoca’dan göndermemek için bir araya
geldi. Akçakoca tarihinde çok ender
rastlanan bu sahip çıkma durumunu görünce; Yaşadığım şehrin STK.ları ve
insanları ile gurur duydum.
ANCAK, Böylesine insani bir sahip çıkma ve karşı duruşda;
Bazen öylesine ifadeler kullanıldı ki; içimde açtığı yara kolay kolay
kapanmayacak...
Bu sözlerin, benden daha fazla, DÜNYANIN EN KÖKLÜ YARDIM
KURULUŞU OLAN KIZILAY Kurumunu daha çok acıtması gerekir. Çünkü, KIZILAY gibi,
sadece insanlara değil, zarar gören hayvanlara da yardım eden bir kurumun
yöneticileri; Kendilerine sığınmış yaşlı insanları, üstelik ellerinde,
avuçlarında olanı bağışlayarak “EVİM” diye yerleştikleri yerden ve alıştıkları
şehirden, RIZALARI DIŞINDA bir GÖÇE ZORLUYOR ve bunu duyan bir şehrin halkını
da o insanlara SAHİP çıkmak zorunda bırakıyor.
VİCDANİ BİR DURUŞTA
EKONOMİK DEĞER ARANMAZ !
İçimi acıtan bu
süreçte; Konukevinde kalan yaşlı insanların "Bizi göndermeyin "
çaresizliklerinin arkasından gelen "ama biz burada alış veriş yapıyoruz, esnafa
kazandırıyoruz, sayemizde insanlar çalışıyor " sözlerine ihtiyaç duymaları
oldu.
Onların bu açıklamaları bize o kadar normal geldi ki;
Yaşlılara sahip çıkmak için ağzını açan, Akçakoca Halkının onlara sahip çıkması
için taşıdıkları ekonomik değerden bahseder oldu.
“ Onlar esnafa kazandırıyor!”
“ Orada şu kadar kişi çalışıyor, ekmek yiyor!”
Demeye başladık. Öyle ki; ekonomik değer taşımaları
yaşlıların mağduriyetinin ötesine geçti.
Ve bu süreçte; “ İyi
ki, onların bir ekonomik değeri varmış, yoksa mağduriyetlerini anlayan birkaç
insanla oturur ağlaşırdık. “ diye şükrettim, İnsanlığımızın metalaştığını
gümbür gümbür gözümüze sokan tüm bu söylemlere...
Hergün insanlığımız test edilirken, Akçakoca Kızılayı
Konukevi’nde yapılan basın toplantısına katılanlar; "memleket ekonomisi
batar" diye değil, insan oldukları için, artık yaşlandıkları yerde hiçbir
ekonomik artıları olmasa bile korunmaları gerektiği için orada olsalar da;
böyle güzel bir birlikteliğe, maddiyatın gölgesi düşmemeliydi...
“Her canlının yaşamını onurlu bir şekilde sürdürme hakkı
vardır” diye savunurken, bir metadan bahsetmiyoruz! Yani alınıp, satılabilen
şeylerden bahsetmiyoruz ! Hiçbir maddi
değeri olmasa da; sadece ve sadece CAN taşıdığı için korunması, kollanması
gerektiğinden bahsediyoruz!
LÜTFEN, VİCDANLA CÜZDANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAYIN!
DİP NOT : Bu günlerde hiçbir ekonomik değer taşımadığı
halde, kendi haklarını savunamayan hayvanlar için emek veren, zamanını ve
parasını harcayan insanların vicdanlarına birkez daha derin bir saygı duydum.
Kendimi hiçbirzaman bir “hayvansever” olarak tanımlamadığım halde, Onlar için
canhıraş mücadele eden insanları ( hayvanları değil ) neden terk edemediğimi
anladım. Çünkü saf ve Vicdanlılar. Onlar için bir canlının canının acıması
yetiyor, işlerini güçlerini bırakıp koşmalarına. Ve insan hayvan diye
ayırmıyorlar. “ Eyvah canı yanıyor, ne yapabilirim?” diyorlar. Onlara
saldırarak, aslında kalan son insanlıklarını yok edenler, bu konuyu bir daha
düşünsün. Çünkü saldırdığınızda, canlarının canını acıttığınızda o melekler bir
savaşçıya dönüşüyor. HİÇBİR CANLININ CANINI YAKMAYIN, YAKILMASINA İZİN
VERMEYİN.
Nermin Alpay
Yaşam Hakkına Saygı Aktivisti
Yorumlar
Yorum Gönder