YAŞLISINA SAHİP ÇIKAMAYAN, ÇOCUKLARINA İYİ BİR GELECEK BIRAKAMAYAN TOPLUMLAR ÇÖKMEYE MAHKUMDUR !
EĞER ONLARA HUZUR EVİ YAPILANA KADAR AKÇAKOCA'DA KALABİLECEKLERİ BİR YER AYARLAYAMAZSAK YAZIKLAR OLSUN HEPİMİZE !
İki yıl önce Akçakoca Kızılay'ı Yaşlılar Konuk Evi'nde yaşananlara kamuoyunun dikkatini çekmek için yazdığım yazıyı tekrar paylaşıyorum. Çünkü bugün binada deprem riski var gerekçesiyle orada yaşayan insanların şehir dışına; İstanbul'a taşınması söz konusu imiş. Oysa Yaşlıların Huzurevini seçmelerinin en önemli nedeni AKÇAKOCA'da olmasıdır.
Ömürlerinin son demlerinde insanları başka şehre taşımak cinayettir! Ki bu insanlar varını yoğunu bağışlayarak buraya geldiler. Kızılay'a güvendiler, size güvendiler...
Ömürlerinin son demlerinde insanları başka şehre taşımak cinayettir! Ki bu insanlar varını yoğunu bağışlayarak buraya geldiler. Kızılay'a güvendiler, size güvendiler...
Akçakoca 50/60 yaşlıya yeni yer yapilana kadar bir bina kiralayıp hizmet veremiyorsa yazıklar olsun.
YAŞLANINCA KİME GÜVENECEĞİZ? ( 2017 şubatında kaleme aldığım yazı)
Aileler küçüldükçe, “yaşlanınca ne olacağım, bana kim
bakacak” kaygısı da artmaya başladı. Çocukların hayırsız olduğunu
düşünmek yerine, yaşam mücadelesi giderek zorlaşan ortamda, çocukların işten
güçten vakit ayırıp, anne ve babalarına bakmaları da zor haliyle. Bazen de
aileler çocuklarına yük olmamak için kendi tercihleriyle huzur evlerine
yerleşiyorlar.
Akçakoca’mızda maalesef bir tane huzur evi var. Kızılay’a
bağlı olan bu huzurevi’ne belli bir miktarda bağış yapmadan kolay kolay
girmeniz mümkün değil.
Akçakoca Kızılay Yaşlılar Konukevi Sakinleri’ne,
bayramlarda, özel günlerde ağırlıklı olarak, resmi kurumlar (
Kaymakamlık, Belediye vs) tarafından yapılan ziyaretlerle, ihmal
edilmedikleri duygusu verilir. Konukevi sakinleri bir salonda toplanır,
bayram havasında konuklar karşılanır. Bu görüntülere bakınca her şey yolunda,
herkes mutlu diye düşünüp, kendinizi rahatlatsanız da, ayrılırken içinizde bir
soru işareti kalırdı.
Dohaycan Derneği, 2015 yılında “ Yaşam Boyu Öğrenim”
projesini huzurevi sakinleriyle birlikte gerçekleştirmeye karar verince, orada
kalan insanları daha iyi tanıma şansımız oldu. Bizim çalışmaya başladığımız yıl
Huzurevi’ni vekaleten Dilek Aydoğan Direk Hanım yönetiyordu. Binaya
girdiğimizde hissettiğimiz o pozitif enerjiyi, konuklarda da görüyor, mutlu
oluyorduk. Hatta aramızda “ Biz de yakın zamanda burada kalmak için girişimlere
başlasak mı?" Diye konuşmaya başlamıştık. Medyada, birçok yerde bahsedilen
ürkütücü huzur evlerinin algısı ile o kadar doluyduk ki, geleceğimizle ilgili
alacağımız kararlarda huzurevi alternatifi yer almıyordu.
Biz böyle hayaller kurarken; bu yıla girmeden, Kızılay
Yaşlılar Konukevi’nde tuhaf bir şeyler oldu. Dilek Hanım görevden alındı.
Yerine Ankara’dan biri geldi … Derken vekaleten başka biri geldi. En sonunda
Sosyal Hizmetlerle alakasız biri gelmiş. Gelen kişi Vekaleten mi görev yapacak,
asaleten mi bilmiyorum. Yaşlıları seven, çok iyi bir insan da olabilir.
Nihayetinde kasabamızın çocuğu, yabancı değil de diyebiliriz. Bu çocuk evladım
bile olsa içime sinmeyen bir şey var. Neden KIZILAY gibi köklü bir kurum,
parasını, malını mülkünü alıp, bakmak sözü verdiği insanlara GÜVEN VERECEK,
DAİMİ BİR HİZMETLİ atamaz. Neden hep VEKALETEN görevli atayarak,
geçiştirir?
KIZILAY gibi köklü bir kurum, çocuk ve yaşlı bakımlarında
özel eğitim alınması gerektiğini; bir yaşlı ile, çocuk ile göz hizasında
konuşulması gerektiğini bilen, çalışanlarını ona göre seçebilecek kapasitede
birini atamaz? LİYAKAT denilen işinin ehli birini seçmekten aciz mi, yoksa
partizanlık, kendisine güvenip gelen yaşlıların korunmasından daha mı önemli
oldu?
Sözün kısası, Huzurevi’nde musmutlu yaşamlar, huzur diye başlamıştık ama, işin aslı başka imiş. Yani elden ayaktan düşmeden gideceğimiz bir yer de kalmadı Akçakoca’da.
Sözün kısası, Huzurevi’nde musmutlu yaşamlar, huzur diye başlamıştık ama, işin aslı başka imiş. Yani elden ayaktan düşmeden gideceğimiz bir yer de kalmadı Akçakoca’da.
Genç Müdürümüze hayırlı olsun demekten başka seçenek de
bırakmadılar bize. Ama nacizane tavsiyem, madem bu işe talip oldu, en
kısa zamanda sosyal hizmet eğitimi de alıp, yaşlılarımızı üzmemesidir. ( Bizim
çocuk, iyidir demek yerine, işinin ehlidir, demek isterdik. İnşallah hayırlı
olur.)
Dohaycan olarak, Huzurevi’nde izin verdiği ölçüde
çalışmalarımıza devam edeceğiz. Bizi bekleyen insanları yalnız bırakmak
istemiyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder