Ana içeriğe atla

Geçmişin İzinde...

Osmanlı’dan günümüze uzanan eski bir Mahalle;  evleri, sokakları, dükkanları ve pazarı ile,  Zümrüd-ü Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğuyor. 


Mahalle Evleri’nin arasında kurulan “Kadınlar Pazarı”nın uzun bir aradan sonra “Mahalle Pazarı” olarak yeniden canlanmasına tanık oluyoruz Akçakoca’da…
Akçakoca’nın bildiğimiz en eski hikayesi, Cenevizliler ve eski Roma dönemine kadar uzanıyor.  Köklü, tarihsel ve arkeolojik çalışmalar yapılamadığı için, altında yatan tarihi dokusu ile gizemini hala koruyan bir yer Akçakoca.


1961 yılında Avusturya Bilim Akademisi’nin önderliğinde; Akçakoca’ya gelen araştırma ekibi, Akçakoca’nın genişleyen şehir merkezinin antik ve büyük bir yerleşim yeri olduğu kanaatine varıyor. Ama ellerindeki verilerle Akçakoca Tarihinin Roma’lılardan öncesine dayandığına dair bir kanıt bulamıyorlar.  Kale ve kale çevresinde yerleşim alanları olduğu tahmin ediliyor ama daha sonra bu konu üzerinde arkeolojik bir çalışma yapılmıyor.
Bugün Yukarı Mahalle diye bilinen mahallenin tarihsel geçmişi Osmanlı dönemine kadar biliniyor. Osmanlı’dan önce Ceneviz kalesi ile Yukarı mahalle arasında yerleşim yerlerinin olup olmadığı araştırılmamış.  Yukarı Mahalle böyle bir gizem üzerine kurulmuş.  Yukarı Mahalle adının( eski adı Yukarı Köy ) verilmesinin nedeni;  yukarıda bir yer olması değil, daha çok zenginlerin, yukarıdakilerin oturduğu yer olmasından kaynaklanıyormuş...


Ciddi bir tarihsel, kültürel araştırmalar elimizde olmadığından Yukarı Mahallenin hikayesini; eski adıyla Keramettin Mahallesi”nin kuruluş hikayesini halkın ürettiği hikaye ile anlatalım size:
Cuma yanı civarında bir derebeyi varmış. Biricik kızı hasta olunca, etrafı koruluk olan yere kızı için ev yapıp, kızını yerleştirmiş. Kızı iyileşince de bu korulukta keramet var denilmiş ve kuyular açılarak koruya konaklar ve evler yapılmış, yerleşim yeri olmuş.  Mahallenin(Köyün) adı da Keramettin Mahallesi olmuş.   
1925 yılında mahalle büyük bir yangın geçirir. 62 ev yanarak kül olur.  İki yıl sonra (1927) cadde ve sokaklar yeniden düzenlenir ve bugüne kadar var olan tarihi karkas evleri inşa edilir.
1947 yılında da Yukarı Mahallenin bitişiğindeki Hacı Yusuflar Mahallesi’nde yangın çıkar. 21 ev yanarak kül olur. 

Mahalle’nin “ Kadınlar Pazarı”

Osmanlı  İmparatorluğunun son dönemlerinde; Perşembe günleri,  mahallenin kadınları evlerinde, tarlalarında ürettikleri ürünleri satışa çıkarmak için pazarda tezgâh açmaya başlamışlar. Kadınlar Pazarına,  erkeklerin  girip, çıkması yasak olduğu için, kadınlara yardımcı olmak maksadıyla sadece iki   erkeğin girmesine izin verilirmiş. Bunlar, Kantarcı  ve Hesapçı olarak görev yaparlarmış.  Gelinlik kızlar, erkek anneleri tarafından pazarda beğenilir, gelinler seçilirmiş... Bazen çok meraklı erkeklerin kadın kılığında pazara girdiği söylentisi de var tabii…
1950’li yıllara kadar faal olan Mahallenin yegane “ Kadınlar Pazarı”, şehirleşmenin büyümesi ile son bulur.
Akçakoca’da apartmanların, betonarme binaların yükselmesiyle cazibesini yitiren Mahalle evleri, kırık, dökük çürümeye terk edilirken,  adeta bir mucize olur. 2006 yılında çıkarılan “ Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu”  çerçevesinde;  Mahalle evleri’nin bulunduğu bölge,  Kültür Bakanlığı tarafından sit alanı ilan edilerek,  ilk etapta 160 ev koruma altına alınır. Alınan hibe destekleriyle, bir kısmı restore edilmiş olup, kalanların ise restorasyonu devam etmektedir. Yukarı Mahalle Evleri, Açık Hava müzesini andıran görünümüyle, restorasyonlar tamamlandıkça, butik otele dönüştürülen evleriyle, Akçakoca’nın turizm geleceğinde;   tarihsel, kültürel bir alternatif oluşturmaktadır.



2013 yılında, Gülten Tekin Özdeş Hanımefendinin öncülüğünde başlayan Mahalle Şenlikleri, mahalle halkını cesaretlendirir. Gülten Hanım, yıllardır hayalini kurduğu Mahalle’nin küllerinden yeniden doğma fikrini,  öncelikle Mahallenin kadınları ve muhtarları ile paylaşır.  Mahalle halkıyla, özellikle kadınları ile bir araya gelerek yapılan uzun tartışmalar ve arayışların sonunda;  Mahalle Evleri’nin bir parçası sayılan, yok olan “Kadınlar Pazarı”nın daha geniş bir katılımla hayata geçirilmesine karar verilir.  
Akçakoca’ya has yöresel ürünlerin yanı sıra, el işleri, el sanatlarının da yer aldığı Mahalle Pazarı’nda; bol fındıklı, kaymaktan yapılan melengüççe tatlısı, laz böreği, mancarlı pide, erişte, ıhlamur, Osmanlı çileği reçelleri, sade, patatesli taş fırın ekmekleri, doğal yollarla kurutulmuş meyve ve sebzeler, turşu, yufka ve katlamalar, köy yumurtaları, taze köy sebzeleri, süt ve süt ürünleri, hediyelik eşyalar, takılar vb. satılmaktadır.  Yiyeceklerin hijyene uygun bir şekilde hazırlanıp, hazırlanmadığı ise düzenli olarak denetlenmektedir. 
2015 yılının Nisan ayında açılan Pazar, kısa sürede o kadar çok tutuldu ki, başlangıçta sadece Cumartesi ve Pazar günleri açılan Pazar’ın kalıcı hale getirilmesi ve haftanın yedi günü açık kalması için, Kaymakamlık ve Belediye desteğiyle,  soğuğa ve yağmura dayanıklı küçük kapalı tezgahların yapımı öngörülmüş, üretimi için yapılan çalışmalar ve arayışlar sürmektedir.

Akçakoca’nın Turizmini ve Yukarı Mahalleyi canlandıracak, geçmişin izlerini bugüne taşıyan bu girişim, Akçakoca Belediyesi ve Akçakoca Kaymakamlığı’nın yanı sıra, Düzce İl Turizm Müdürlüğü tarafından da desteklenmektedir.
Sadece deniz ve kum turizmine sıkıştırılan Akçakoca, Yukarı Mahalle ile, turizmde her mevsim var olabilecek kalıcı bir alternatif yaratıyor. Adeta küllerinden yeniden doğuyor. İstanbul ve Ankara arasında kalan Akçakoca,  Butik Otel, Konak ve pansiyon olarak hazırlanmaya başlanan Mahalle Evleri ile, Turizmcilerin ve gezginlerin yeni rotası olmaya güçlü bir aday…

DERLEYEN,YAZAN :Nermin Alpay
Not: Kaynak, M. Şükrü Dönmez

Yeni Fotoğraflar : Mustafa Kemal Genç
Eski Fotoğraflar : Akçakoca Eski Fotoğrafları, Foto Oktay, Selçuk Gündoğdu 
Not: Bu yazı Düzce Oxijen Dergisinde yayınlanmıştır.

Yorumlar

  1. Merhaba; ben Düzce Üniversitesi Mimarlık Anabilim Dalında yüksek lisans yapmaktayım. Tez çalışmamla ilgili olarak yayınlayacağım makalemde kullanmak üzere yazınızda yer alan bir fotoğraf için yayın izni almam gerekiyor. Bu benim için çok önemli. Lütfen bana geri dönüş sağlayabilir misiniz? Yazınızda yer alan bir fotoğrafı makalemde kullanmak için bana yayın izni verir misiniz?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇINAR CADDESİ'NİN YENİ MEKANI "FINDIK CAFE" ADI GİBİ SEVİMLİ VE ŞIK

Çınar Caddesi'nde yeni açılan "Fındık Cafe" şirin mi şirin görüntüsüyle, s evecen, g üler yüzlü g enç sahipleriyle insanı adeta içine çekiyor. Bizler dilsiz canlılara merhamet etmeyen, nobran işletme sahiplerinin işlettiği mekanlara gitmek zorunda kaldığımızda kendimizi diken üstünde oturmuş gibi hissediyoruz. Çünkü dilsiz bir canlıya merhameti olmayan insanın gözünde siz sadece para getiren bir müşterisiniz. Fındık Cafe gibi sevgi dolu mekanlar da ise sıcak, samimi ve de o insancıl ha va ile içti ğimiz çay ballı, kahve hatırlı oluyor. Pozitif duygularla dolu, huzur buluyoruz bu mek anlarda. Akçakoca'da fırtınadan birçok yerin dağıldığı gece Fındık Cafe kendisine sığınan bir cana kucak açtı. Sahipleri tarafından terk edilmiş veya ilgilenilmeyen köpek doğurmak üzereydi. Fındık Cafe sayesinde yavruları hayatta kaldı. Yüreği güzel işletme sahiplerinin elinden çay içmek kadar güzel birşey yok. Kahvaltı yapmak isterseniz, telefon ile rezervasyon yaptırab...

ÜMRAN ÇÖPLÜĞÜ'NÜN DOĞAL PARKA DÖNÜŞÜMÜ İÇİN PROJE ORTAKLARI ARIYORUZ!

BELEDİYE ÇÖPLÜK ALANINI BİZE VERSİN, ÜNİVERSİTE VE  DERNEKLERLE  ORTAK   PROJE YAPALIM...  (AŞAĞIDA HAZIRLADIĞIMIZ TASLAĞI PAYLAŞIYORUZ.  BU KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIR KİŞİ VE  KURUMLARLA GÖRÜŞMEYE VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ.  ÜMRAN BORU ÇÖPLÜĞÜ BİRKAÇ PARÇAYA AYRILARAK; 1-) BOTANİK BAHÇESİ VEYA HOBİ BAHÇELERİ : AĞAÇLANDIRMA İLE BİRLİKTE, KARADENİZİN ÇOK ÖZEL BİTKİLERİNİN HARMANLANDIĞI BİR BÖLÜM.: Botanik bahçesinde %80 engelli çalışanlar olmalı. ( Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte) 2-) YÜRÜYÜŞ VE SPOR ALANLARI : Bisiklet yolları, engelli sporlarının yapılabileceği bölümler, yürüyüş yolları, denize doğru gençler için tırmanma bölümleri, paten ve su kayağı bölümleri engelliler ve yaşlılar için asansör, su kayağı… VE PARKIN DENİZLE BULUŞTURULMASI. 3-) HAVYAN SEVGİSİ EĞİTİM PARKI : Nuh’un gemisi konseptine uygun olarak, bilinen en eski canlı türünden, günümüze ulaşan, ulaşamayan canlıların bilgi...

Ağustos Böceği ile Katamaran

MÖ 6. yüzyılda yaşamış, eski Yunan masalcısı Ezop’un   masal kahramanları hayvanlarmış... Bu masallardan Ağustos Böceği ile Karınca’nın masalını bilmeyen yoktur. Masal, eğlenmeyi çok seven Ağustos Böceği ’nin bütün bir yaz şarkı söyleyip, eğlenirken, tam tersini yapan Karınca ’nın bütün yaz çalışarak, kış için erzak deposunu doldurduğunu anlatır. Ve acımasız kış gelir, Ağustos böceği bütün yaz eğlenmekten ambarına yiyecek koymaya zaman bulamamıştır. Çaresiz aç kalınca komşusu Karınca’nın kapısını çalar. Karınca’nın cevabı kıştan daha acımasızdır; “Madem bütün yaz saz çaldın, oynadın, şimdide oyna öyleyse” der ve kapıyı Ağustos Böceğinin yüzüne kapatır... Bu masalı çocukluğumdan beri çok acımasız bulmuşumdur; Ağustos Böceği’nin bütün yaz sıcaktan, çalışmaktan yorulmuş karıncalara ve diğerlerine şarkılar söyleyerek, neşe katarak hayatlarını kolaylaştırdığını düşündüğüm için acımasız bulmuşumdur. Eğer arkadaş olmayı başarsalardı; Çalışmaktan başka amacı olmayan Karınca ile e...