Ana içeriğe atla

AKÇAKOCA'DA YAZ SONU KAÇAMAKLARI..


Yaz Mevsimi, biz daha ona doyamadan bitti. Eylül poyrazıyla, hüznü ve telaşı ile, adeta paldır küldür geldi. Deniz sezonu kapanırken, tatilciler yavaş, yavaş ayrılmaya başladılar.  Ekim ile birlikte kalan son misafirler de evlerine dönmüş olacaklar...



Deniz mevsimi kapansa da; bize kalan güzelliklerin ve keyiflerin tadını çıkarmaya kararlıyız. 
Küçük Prens'in gezegeninde 5 dakikada bir batan güneş, bizim kasabamızda hiç batmıyor... Gözümüzü açıyoruz, kapıyoruz, bakıyoruz bir gün batımı daha gelmiş. Yaşamınızı doldurmayı biliyorsanız, her gün çok kısa bir an kadar... 

İŞLETMECİSİYLE, ÇALIŞANLARIYLA, SERVİSİYLE SIRA DIŞI BİR MEKAN...


İster Akçakoca'da yaşayın, ya da misafir olarak gelin, en çok ihtiyaç duyulan şey;  Bir mekana girdiğinizde, Sizi güler yüzle karşılayan, özel olduğunuzu hissettiren bir yer bulmak. Bu yer öyle bir yer olmalı ki; bir gittiğinizde bir daha gitmek istemeli, her gittiğinizde samimi olarak karşılanacağınızdan emin olmalısınız.  

Akçakoca'ya geldiğimden beri ilk kez kendimi huzurlu ve rahat hissettiğim bir mekan bulduğum için çok mutluyum. İşletmecisinden çalışanlarına kadar; gelen konukları güler yüzle karşılayıp, masaya oturur oturmaz "hadi ne alacaksan al, ye git " dercesine başınıza dikilmeyen, sadece çay söylediğinizde bile en pahalı siparişi vermişsiniz gibi saygısında kusur etmeyen bir işletme kolay bulunmaz burada.


Ilık bir sonbahar akşamında; Undan Kale'de hiç rahatsız edilmeden içeceğimiz bir fincan kahve, bir bardak çay veya sohbetinde kaybolduğumuz bir arkadaş ile günü güzel tamamlamak mümkün.

Bu kış, kitabımı, laptopumu alıp orada oturmak ya da Saatlerce denize ve bulutlara bakıp, hayal kurmak istiyorum.



Bu bina yapılırken; sahil şeridini böldüğü, diğerlerine emsal oluşturacağı için çok karşı çıkmıştım. İlle de yapılacaksa tek katlı salaş, ahşap bir bina olması gerektiğini savunmuştum. Bina ile ilgili olarak düşüncelerim değişmese de verdikleri hizmet ve denize sıfır bir yerde olması o mekanı cazip kılıyor. Bugün ben de, yıllar önce Eyfel Kulesi'nin yapımına karşı çıkan yazarın hissettiklerini hissediyorum.



Yazar Guy de Maupassant  Paris'in  orta yerine Eyfel Kulesi'nin dikileceğini öğrenince çok sinirlenir ve karşı çıkar. Eyfel kulesinin şehrin ortasında ur gibi gözükeceğini ve bu çirkinliği görmemek için şehri terk edeceğini söyler. Eyfel kulesi bittikten sonra ise Paris'e her geldiğinde, Eyfel kulesine gider ve birinci katında kahve içmeye başlar. Tanıdıkları O'nun bu davranışına anlam veremezler. Eyfele karşı çıktığı halde neden kuleye çıktığını sorarlar. O da “ Burası Paris’in en güzel göründüğü, Ama Eyfel Kulesi'nin görünmediği tek yer de ondan. der.

Benim de en iyi hizmet aldığım yer :)




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇINAR CADDESİ'NİN YENİ MEKANI "FINDIK CAFE" ADI GİBİ SEVİMLİ VE ŞIK

Çınar Caddesi'nde yeni açılan "Fındık Cafe" şirin mi şirin görüntüsüyle, s evecen, g üler yüzlü g enç sahipleriyle insanı adeta içine çekiyor. Bizler dilsiz canlılara merhamet etmeyen, nobran işletme sahiplerinin işlettiği mekanlara gitmek zorunda kaldığımızda kendimizi diken üstünde oturmuş gibi hissediyoruz. Çünkü dilsiz bir canlıya merhameti olmayan insanın gözünde siz sadece para getiren bir müşterisiniz. Fındık Cafe gibi sevgi dolu mekanlar da ise sıcak, samimi ve de o insancıl ha va ile içti ğimiz çay ballı, kahve hatırlı oluyor. Pozitif duygularla dolu, huzur buluyoruz bu mek anlarda. Akçakoca'da fırtınadan birçok yerin dağıldığı gece Fındık Cafe kendisine sığınan bir cana kucak açtı. Sahipleri tarafından terk edilmiş veya ilgilenilmeyen köpek doğurmak üzereydi. Fındık Cafe sayesinde yavruları hayatta kaldı. Yüreği güzel işletme sahiplerinin elinden çay içmek kadar güzel birşey yok. Kahvaltı yapmak isterseniz, telefon ile rezervasyon yaptırab...

ÜMRAN ÇÖPLÜĞÜ'NÜN DOĞAL PARKA DÖNÜŞÜMÜ İÇİN PROJE ORTAKLARI ARIYORUZ!

BELEDİYE ÇÖPLÜK ALANINI BİZE VERSİN, ÜNİVERSİTE VE  DERNEKLERLE  ORTAK   PROJE YAPALIM...  (AŞAĞIDA HAZIRLADIĞIMIZ TASLAĞI PAYLAŞIYORUZ.  BU KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIR KİŞİ VE  KURUMLARLA GÖRÜŞMEYE VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ.  ÜMRAN BORU ÇÖPLÜĞÜ BİRKAÇ PARÇAYA AYRILARAK; 1-) BOTANİK BAHÇESİ VEYA HOBİ BAHÇELERİ : AĞAÇLANDIRMA İLE BİRLİKTE, KARADENİZİN ÇOK ÖZEL BİTKİLERİNİN HARMANLANDIĞI BİR BÖLÜM.: Botanik bahçesinde %80 engelli çalışanlar olmalı. ( Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte) 2-) YÜRÜYÜŞ VE SPOR ALANLARI : Bisiklet yolları, engelli sporlarının yapılabileceği bölümler, yürüyüş yolları, denize doğru gençler için tırmanma bölümleri, paten ve su kayağı bölümleri engelliler ve yaşlılar için asansör, su kayağı… VE PARKIN DENİZLE BULUŞTURULMASI. 3-) HAVYAN SEVGİSİ EĞİTİM PARKI : Nuh’un gemisi konseptine uygun olarak, bilinen en eski canlı türünden, günümüze ulaşan, ulaşamayan canlıların bilgi...

Ağustos Böceği ile Katamaran

MÖ 6. yüzyılda yaşamış, eski Yunan masalcısı Ezop’un   masal kahramanları hayvanlarmış... Bu masallardan Ağustos Böceği ile Karınca’nın masalını bilmeyen yoktur. Masal, eğlenmeyi çok seven Ağustos Böceği ’nin bütün bir yaz şarkı söyleyip, eğlenirken, tam tersini yapan Karınca ’nın bütün yaz çalışarak, kış için erzak deposunu doldurduğunu anlatır. Ve acımasız kış gelir, Ağustos böceği bütün yaz eğlenmekten ambarına yiyecek koymaya zaman bulamamıştır. Çaresiz aç kalınca komşusu Karınca’nın kapısını çalar. Karınca’nın cevabı kıştan daha acımasızdır; “Madem bütün yaz saz çaldın, oynadın, şimdide oyna öyleyse” der ve kapıyı Ağustos Böceğinin yüzüne kapatır... Bu masalı çocukluğumdan beri çok acımasız bulmuşumdur; Ağustos Böceği’nin bütün yaz sıcaktan, çalışmaktan yorulmuş karıncalara ve diğerlerine şarkılar söyleyerek, neşe katarak hayatlarını kolaylaştırdığını düşündüğüm için acımasız bulmuşumdur. Eğer arkadaş olmayı başarsalardı; Çalışmaktan başka amacı olmayan Karınca ile e...