Ana içeriğe atla

YEŞİL AKÇAKOCA'DAN BETON AKÇAKOCA'YA...

AKÇAKOCA NEREYE KOŞUYOR ?
Tek katlı ve bahçeli evler birer birer yok oluyor.

Ayazlı Mahallesinden Çuhallı Plajının görünümü. Yeşil Akçakoca yok artık :(
Televizyon kanallarında dolaşırken, Positano isimli bir İtalyan kasabasının tanıtımına takılıyorum. Positano, dik bir yamaca kurulmuş bir balıkçı köyüymüş zamanında. İkinci dünya savaşından sonra da dünyanın heryerinden gelen turistlerin, sanatçıların akınına uğramış. Binlerce turisti ağırlamış, ama; kasaba, oteller zincirine dönüşmediği gibi, teknelerin yanaşması için bir iskele bile yapılmamış…( iskelesi bile olmayan balıkçı köyü?) Aynen korunmuş yani.
                              Positano- İtalya Balıkçı Köyü
İzlerken Akçakoca’yı düşünüyorum… İçim sızlıyor. 1950’ lerde Dünya turizmine açılmayı başarmış kasabamızın otuz yılda nasıl beton yığınına dönüştüğünü ve hala dönüşmekte olduğunu görmek; Akçakoca’nın yeşiline ve hırçın denizine aşık olan herkes gibi yüreğime dokunuyor. Betonlaşmayı durdurmak için söylenmekten başka hiçbirşey yapamıyorum. Yıllar önce alınan yanlış kentleşmenin bedelini hep birlikte ödüyoruz ve ödemeye de devam edeceğiz. Kimimiz bunun farkında olmasa da…
Sahil şeridinden başlayarak, denize karşı beş katlı apartmanlar hızla yükselmeye devam ederken, önümü kapatıyor diye ağacın kesilmesini isteyenler, arka cephelerinde  kalan iki katlı evlerin ön cephelerini kapatma hakkını kendilerinde görüyorlar. Çünkü ne sağlıklı bir imar planı var, ne de denetim söz konusu. İşini uyduran, adamını bulan beton yığınlarını sahil bandına bile yapabiliyor. Kısaca Akçakoca’nın her yerini 5-6 katlı apartmanlarla doldurduk, tek katlı evler yıkılıp çok katlı binalara dönüştürülürken çaresizce izlemekteyiz. Rant uğruna Akçakoca’yı bitirmeye devam ediyoruz.  Hatalarını bugünden fark edemeyeceğimiz sahil projesiyle baskı beton asfaltlara da kavuştuk. Kumsalları Balıkçılar da dahil herkesin şikayet ettiği limanla bitirdik. Yetmedi, dokuyu koruyacak tedbirler yerine yeni mendireklerin, betonların peşine düştük.  Sahile dik yamaçlara kocaman binalar, oteller inşa ettik, Otelciliği sadece yatak hizmeti ve torba turizm geliri olarak görünce,  falezlerin bozulması pahasına beton iskeleler yaptırdık. Aman Akçakoca’da vatandaşın bir kısmı ( ki önemsiz bulmuyorum) ekmek yiyecek diye, Akçakoca’nın dokusunun bozulmasına göz yumduk. 
ÇÜNKÜ  POSİTANO DENİLEN YERDE YAŞAYANLAR İŞİNİ BİLMİYOR…
Onca turistin geldiği yere, turistler rahatça yanaşsın diye bir iskele bile yapmamak da ne demek oluyor? Onlar turiste, turizme bizim kadar değer vermiyor mu? (!) Anlayış farklılığı küçük bir kasabaya binlerce turist çekerken, Akçakoca için; alternatif Organize sanayi bölgesi olma, inşaat sektörünün gelişmesi ile kenti bozma pahasına, gelir arayışları devam ediyor.
Akçakoca Belediyesi’nin Sakin Şehir ( Cittaslow) olmak için çalışıyoruz söylemlerinin tersine, 3 katlı imar izni olan yerlere bile 5-6 katlı imar izni verdiğini, inşaatların tam gaz devam ettiğini görmek umutları tüketiyor. Oysa gerçekten sakin şehir olmak için gereken kriterlerin oluşmasına çalışmaktan başka Akçakoca’yı kurtaracak formül yok. Üniversite yerleşkesinin olduğu Doğancılar köyü’nün ilçeye dahil olmasıyla çok katlı yapılaşmanın o bölgeye doğru kaymasından endişe ediyorum. Böyle devam ederse, sakin şehir olmak şöyle dursun, nefes alacak yeşil alanlar kalmayacak. O nedenle yerel seçimlerde kimin hangi partiden aday olması değil, hangi vaatlerle, projelerle aday olması önem kazanıyor. İnşaatla, betonla haşır neşir bir Belediye başkanı istemediğim gibi, CİTTASLOW kent olma fikrini ciddiye alan, doğayı koruyan bir Yerel Yönetim anlayışı istiyorum. Sözde değil, özde…

Liman yapıldıktan sonra bu kumsal kalmadı.

Armutçuağzı plajı artık yok.
Not : Resimler Akçakoca Kent Konseyi'nden alınmıştır. Gazetede yayınlananlar ise www. düzce.edu.tr/turizm adresinden alınmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇINAR CADDESİ'NİN YENİ MEKANI "FINDIK CAFE" ADI GİBİ SEVİMLİ VE ŞIK

Çınar Caddesi'nde yeni açılan "Fındık Cafe" şirin mi şirin görüntüsüyle, s evecen, g üler yüzlü g enç sahipleriyle insanı adeta içine çekiyor. Bizler dilsiz canlılara merhamet etmeyen, nobran işletme sahiplerinin işlettiği mekanlara gitmek zorunda kaldığımızda kendimizi diken üstünde oturmuş gibi hissediyoruz. Çünkü dilsiz bir canlıya merhameti olmayan insanın gözünde siz sadece para getiren bir müşterisiniz. Fındık Cafe gibi sevgi dolu mekanlar da ise sıcak, samimi ve de o insancıl ha va ile içti ğimiz çay ballı, kahve hatırlı oluyor. Pozitif duygularla dolu, huzur buluyoruz bu mek anlarda. Akçakoca'da fırtınadan birçok yerin dağıldığı gece Fındık Cafe kendisine sığınan bir cana kucak açtı. Sahipleri tarafından terk edilmiş veya ilgilenilmeyen köpek doğurmak üzereydi. Fındık Cafe sayesinde yavruları hayatta kaldı. Yüreği güzel işletme sahiplerinin elinden çay içmek kadar güzel birşey yok. Kahvaltı yapmak isterseniz, telefon ile rezervasyon yaptırab...

ÜMRAN ÇÖPLÜĞÜ'NÜN DOĞAL PARKA DÖNÜŞÜMÜ İÇİN PROJE ORTAKLARI ARIYORUZ!

BELEDİYE ÇÖPLÜK ALANINI BİZE VERSİN, ÜNİVERSİTE VE  DERNEKLERLE  ORTAK   PROJE YAPALIM...  (AŞAĞIDA HAZIRLADIĞIMIZ TASLAĞI PAYLAŞIYORUZ.  BU KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIR KİŞİ VE  KURUMLARLA GÖRÜŞMEYE VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ.  ÜMRAN BORU ÇÖPLÜĞÜ BİRKAÇ PARÇAYA AYRILARAK; 1-) BOTANİK BAHÇESİ VEYA HOBİ BAHÇELERİ : AĞAÇLANDIRMA İLE BİRLİKTE, KARADENİZİN ÇOK ÖZEL BİTKİLERİNİN HARMANLANDIĞI BİR BÖLÜM.: Botanik bahçesinde %80 engelli çalışanlar olmalı. ( Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte) 2-) YÜRÜYÜŞ VE SPOR ALANLARI : Bisiklet yolları, engelli sporlarının yapılabileceği bölümler, yürüyüş yolları, denize doğru gençler için tırmanma bölümleri, paten ve su kayağı bölümleri engelliler ve yaşlılar için asansör, su kayağı… VE PARKIN DENİZLE BULUŞTURULMASI. 3-) HAVYAN SEVGİSİ EĞİTİM PARKI : Nuh’un gemisi konseptine uygun olarak, bilinen en eski canlı türünden, günümüze ulaşan, ulaşamayan canlıların bilgi...

Ağustos Böceği ile Katamaran

MÖ 6. yüzyılda yaşamış, eski Yunan masalcısı Ezop’un   masal kahramanları hayvanlarmış... Bu masallardan Ağustos Böceği ile Karınca’nın masalını bilmeyen yoktur. Masal, eğlenmeyi çok seven Ağustos Böceği ’nin bütün bir yaz şarkı söyleyip, eğlenirken, tam tersini yapan Karınca ’nın bütün yaz çalışarak, kış için erzak deposunu doldurduğunu anlatır. Ve acımasız kış gelir, Ağustos böceği bütün yaz eğlenmekten ambarına yiyecek koymaya zaman bulamamıştır. Çaresiz aç kalınca komşusu Karınca’nın kapısını çalar. Karınca’nın cevabı kıştan daha acımasızdır; “Madem bütün yaz saz çaldın, oynadın, şimdide oyna öyleyse” der ve kapıyı Ağustos Böceğinin yüzüne kapatır... Bu masalı çocukluğumdan beri çok acımasız bulmuşumdur; Ağustos Böceği’nin bütün yaz sıcaktan, çalışmaktan yorulmuş karıncalara ve diğerlerine şarkılar söyleyerek, neşe katarak hayatlarını kolaylaştırdığını düşündüğüm için acımasız bulmuşumdur. Eğer arkadaş olmayı başarsalardı; Çalışmaktan başka amacı olmayan Karınca ile e...