Ana içeriğe atla

ESKİ AKÇAKOCA MI GERİ İSTESEM , YERİNE GETİREBİLİR MİSİNİZ ?




 Yazar: Gülten Tekin Özdeş
Eski Akçakoca mı geri istiyorum………
Arkadaşlarımla , Ortaokul ve lise yıllarımızda yaz aylarının gelmesini iple çekerdik.Fındık dalları yeşermeye başladığı zaman yabancı konuklar da Akçakoca’ ya gelmeye başlardı.Konukların hangi ülkeden geldiklerinin bizim için hiç önemi yoktu. Onlar bizim konuklarımızdı. Farklı kültürleri tanıma fırsatı bulurduk.
Çarşı meydanındaki Eski Halk Eğitim binasının altındaki Turizm Bürosu, sırtlarında çantaları,ellerinde yeni yürüyen çocukları ile memleketimize gelen insanlarla dolup taşardı. Turizm bürosunda çalışanlar bu insanları yerleştirmek için büyük çaba gösterirlerdi. O zamanlar denize yakın tüm evler konukları ağırlamak için seferber olurdu. Konukların çok olmasından dolayı bizlere de iş düşerdi. Bizde yarım yamalak İngilizcemizle onlara eşlik eder,dilimizi geliştirmeye çalışırdık.Konuklara plajlarda da eşlik eder, onlarla arkadaşlıklar kurardık.Bir defasında gitmek istedikleri yeri bir türlü tarif edemediğim için onlarla beraber kamp yerine kadar gitmek zorunda kalmıştım.Sokakta konuşacak bir yabancı mutlaka vardı.Bazı zamanlarda o kadar kaynaşırdık ki, köylerimize bile gezmeye götürürdük onları.
Bizim zamanımızda liselerde hazırlık sınıfı yoktu. Buna rağmen yabancı dil derslerinde iyi sayılırdık.Hocalarımız sürekli bizi pratik yapmaya yönlendirirdi. Uzun lafın kısası biz bu işe hevesliydik. Derdimizi anlatmaya, konukların da dertlerini anlamaya çalışarak her gün yeni bir şeyler öğrenirdik. Bu gün çocuklarımız iki dil biliyor ama konuşacak, gezdirecek, ağırlayacak, kültürlerini paylaşacak konuklarımız yok. Her sokağında , her milletten insan gezinen Akçakoca’ma ne oldu. Neden küstürdük herkesi……..
Akçakoca’m konuklara el değmemiş bir cennet gibi geliyordu. Şehrin tam ortasından denize girilebilen kaç memleket vardır ki ?...Armutçu Ağzından başlayıp Ayazlının dibine kadar alabildiğine altın kumla kaplı sahilimize hepimiz hayran değil miydik.O zamanlar çok fazla restoranımız, kafeteryamız, marketimiz yoktu. Esen tepede yürüyüş yapmak, çarşı meydanındaki Roma dondurmasında dondurma yemek, akşamları da Belediye Gazinosunda çay içmek lüksümüzdü. Zaman zaman gelen konuklara malını iki katına satan esnafa kızsak ta herkes halinden memnundu. 



Güzel Akçakoca’mın kötü kaderi Büyük damperli taş kamyonlarının Sapak mevkiinden içeri girmesi ile başladı.Karadeniz’im buna hemen karşı çıktı.Kükredi,atılan tüm taşları savurdu sağa sola ama nafile.Kamyonlar, kamyonlar…….taşlar….beton bloklar…….toz duman…..canını acıtmıştı Akçakoca’mın….Bıraktı kendisini……Kimse dur demiyordu.Herkes yalnız seyrediyordu.Ağladı Karadeniz’im....Kimdi bu kararları verenler…….ne istemişlerdi cennet Akçakoca’mdan. Ben de ağladım….”Yapmayın bu barınağı” buraya yapmayın diye haykırmak istedim.Ama beni kimse dinlemezdi.”Gençlerin aklı ermez her şeye” derdi büyüklerimiz.Aklımız eriyordu da gücümüz yetmiyordu…Birilerine dur demeye gücümüz yoktu.Barınağın olmasını tabiî ki istiyordum.Ama asla bugünkü yerine değil.
Bu gün Akçakoca’mda bir çok şeyin değiştiğini geliştiğini görüyorum. Olumlu gelişmelere herkes gibi yürekten katılıyorum. Ama Sahile iki adım yerde yükselen çok katlı binaları, kalbinden hançerlenmiş gibi yapılan ve güzelim sahilimizi katleden barınağı, gördükçe içim acıyor. Bu gün, bu kararları verenlerin vicdanlarının da rahatsız olduğunu düşünüyorum. Kötü kararlar, güzel şehrimizin kaderi olmamalı.

Eski Akçakoca’mı geri istesem yerine getirebilir misiniz ?
Gülten ÖZDEŞ / 16.07.2010

Liman yapılmadan önceki Merkez Plajı

Çuhallı Plajı 1960 lı yıllar
Not: Fotoğraflar eski akçakoca fotoğrafları Facebook sayfasından alınmıştır. Orada fotoğrafların kaynaklarını görebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇINAR CADDESİ'NİN YENİ MEKANI "FINDIK CAFE" ADI GİBİ SEVİMLİ VE ŞIK

Çınar Caddesi'nde yeni açılan "Fındık Cafe" şirin mi şirin görüntüsüyle, s evecen, g üler yüzlü g enç sahipleriyle insanı adeta içine çekiyor. Bizler dilsiz canlılara merhamet etmeyen, nobran işletme sahiplerinin işlettiği mekanlara gitmek zorunda kaldığımızda kendimizi diken üstünde oturmuş gibi hissediyoruz. Çünkü dilsiz bir canlıya merhameti olmayan insanın gözünde siz sadece para getiren bir müşterisiniz. Fındık Cafe gibi sevgi dolu mekanlar da ise sıcak, samimi ve de o insancıl ha va ile içti ğimiz çay ballı, kahve hatırlı oluyor. Pozitif duygularla dolu, huzur buluyoruz bu mek anlarda. Akçakoca'da fırtınadan birçok yerin dağıldığı gece Fındık Cafe kendisine sığınan bir cana kucak açtı. Sahipleri tarafından terk edilmiş veya ilgilenilmeyen köpek doğurmak üzereydi. Fındık Cafe sayesinde yavruları hayatta kaldı. Yüreği güzel işletme sahiplerinin elinden çay içmek kadar güzel birşey yok. Kahvaltı yapmak isterseniz, telefon ile rezervasyon yaptırab...

Ağustos Böceği ile Katamaran

MÖ 6. yüzyılda yaşamış, eski Yunan masalcısı Ezop’un   masal kahramanları hayvanlarmış... Bu masallardan Ağustos Böceği ile Karınca’nın masalını bilmeyen yoktur. Masal, eğlenmeyi çok seven Ağustos Böceği ’nin bütün bir yaz şarkı söyleyip, eğlenirken, tam tersini yapan Karınca ’nın bütün yaz çalışarak, kış için erzak deposunu doldurduğunu anlatır. Ve acımasız kış gelir, Ağustos böceği bütün yaz eğlenmekten ambarına yiyecek koymaya zaman bulamamıştır. Çaresiz aç kalınca komşusu Karınca’nın kapısını çalar. Karınca’nın cevabı kıştan daha acımasızdır; “Madem bütün yaz saz çaldın, oynadın, şimdide oyna öyleyse” der ve kapıyı Ağustos Böceğinin yüzüne kapatır... Bu masalı çocukluğumdan beri çok acımasız bulmuşumdur; Ağustos Böceği’nin bütün yaz sıcaktan, çalışmaktan yorulmuş karıncalara ve diğerlerine şarkılar söyleyerek, neşe katarak hayatlarını kolaylaştırdığını düşündüğüm için acımasız bulmuşumdur. Eğer arkadaş olmayı başarsalardı; Çalışmaktan başka amacı olmayan Karınca ile e...

ÜMRAN ÇÖPLÜĞÜ'NÜN DOĞAL PARKA DÖNÜŞÜMÜ İÇİN PROJE ORTAKLARI ARIYORUZ!

BELEDİYE ÇÖPLÜK ALANINI BİZE VERSİN, ÜNİVERSİTE VE  DERNEKLERLE  ORTAK   PROJE YAPALIM...  (AŞAĞIDA HAZIRLADIĞIMIZ TASLAĞI PAYLAŞIYORUZ.  BU KONUDA DESTEK VERMEYE HAZIR KİŞİ VE  KURUMLARLA GÖRÜŞMEYE VE İŞBİRLİĞİNE HAZIRIZ.  ÜMRAN BORU ÇÖPLÜĞÜ BİRKAÇ PARÇAYA AYRILARAK; 1-) BOTANİK BAHÇESİ VEYA HOBİ BAHÇELERİ : AĞAÇLANDIRMA İLE BİRLİKTE, KARADENİZİN ÇOK ÖZEL BİTKİLERİNİN HARMANLANDIĞI BİR BÖLÜM.: Botanik bahçesinde %80 engelli çalışanlar olmalı. ( Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte) 2-) YÜRÜYÜŞ VE SPOR ALANLARI : Bisiklet yolları, engelli sporlarının yapılabileceği bölümler, yürüyüş yolları, denize doğru gençler için tırmanma bölümleri, paten ve su kayağı bölümleri engelliler ve yaşlılar için asansör, su kayağı… VE PARKIN DENİZLE BULUŞTURULMASI. 3-) HAVYAN SEVGİSİ EĞİTİM PARKI : Nuh’un gemisi konseptine uygun olarak, bilinen en eski canlı türünden, günümüze ulaşan, ulaşamayan canlıların bilgi...